| Bu konsey sizi ve beni ikinci sınıf vatandaş tutmak için. | Open Subtitles | المجلس الذي يكرس نفسه لإبقائنا أنت وأنا مواطنين من الدرجة الثانية. |
| Hepimizi birkaç gün daha hayatta tutmak için yeteri kadar var. | Open Subtitles | هناك كافي لإبقائنا كلّ الأحياء لأيام أكثر قليلا. |
| O.J. dışındaki her şeyi unut. Bu büyük komplonun tüm parçaları bizi sağlıklı tutmak için. | Open Subtitles | لا شيء سوى عصير البرتقال إنها مؤامره لإبقائنا بصحه جيده |
| Bu trende bizi en azından birkaç gün tok tutacak kadar yemek var. | Open Subtitles | هناك ما يكفي من الغذاء على هذا القطار ذاته لإبقائنا عن تغذية ما لا يقل عن بضعة أيام. |
| Tam bizi hayatta tutmaya yetecek kadar. | Open Subtitles | لكنّه يعطينا كوب دماء يوميًّا، بما يكفي لإبقائنا أحياء. |
| Uğursuz yaz geldiğinde ve dünyadaki herkes açlıktan kırılırken bizi hayatta tutabilmek için ne gerekiyorsa yapacağına yemin etti. | Open Subtitles | وجميع الأخرين في العالم يتضورون جوعا أقسم انه سيفعل أي شيء لإبقائنا على قيد الحياة وقد فعل |
| Bizi birlikte tutmalarının tek yolu bu. | Open Subtitles | وفي الحقيقة، هذه هي الطريقة الوحيدة لإبقائنا معاً |
| Bizi içeride, diğerlerini dışarıda tutmak için kullanıyorlar. | Open Subtitles | يستخدمونهم لإبقائنا بالداخل ومنع دخول الآخرين. |
| Bunların hepsi bizi Yeraltı Dünyası'nda tutmak için bir oyundu. | Open Subtitles | المسألة برمّتها كانت مكيدة لإبقائنا عالقين في العالَم السفليّ |
| -Seni formda tutmak için. -Hayır söylediğim bu değil. | Open Subtitles | ــ لإبقائنا منتبهين ــ لا ، لم أعنِ هذا |
| Bizi içerde tutmak için duvarı inşa ettiniz. | Open Subtitles | يمكنك بناء الجدار لإبقائنا بالداخل |
| Bizi güvende tutmak için bir yığın gün ışığı var. | Open Subtitles | والكثير من ضوء الشمس لإبقائنا آمنين. |
| bize korkuyor tutmak i onları iktidarda tutmak için. | Open Subtitles | عندما يتم إطعامنا ...حقائق بديلة لإبقائنا خائفين و إبقائهم في السلطة |
| Bu onun testi, bizi meşgul tutacak bir şey. | Open Subtitles | هذاهوالاختبار, شيئا ما لإبقائنا مشغولين |
| Bizi hayatta tutacak bir planım var. | Open Subtitles | لديّ خطّة لإبقائنا أحياء. |
| Yan kuvvetler ve roketler bizi havada dik tutmaya çalışırken uzay aracının içinde savruluyorduk. | Open Subtitles | قوى جانبية، مثل تلك الصواريخ ذات المحورين في محاولة لإبقائنا موجهين بشكل مستقيم، تقذف بنا حول في المركبة الفضائية. |
| Bizi gözaltında tutmaya hiçbir hakkın yok. | Open Subtitles | ليس لك أدنى حق لإبقائنا تحت المراقبة |
| - Bizi güvende tutabilmek için mi ayaktaydın? | Open Subtitles | -أسهرت لإبقائنا في أمان؟ |
| Bizi güvende tutabilmek için yaptım bunu. | Open Subtitles | -فعلتُ ذلك لإبقائنا بأمان . |
| Bizi hayatta tutmalarının tek sebebi bu. | Open Subtitles | إنه السبب الوحيد لإبقائنا أحياء. |