"لإثباته" - Translation from Arabic to Turkish

    • kanıtlamak
        
    • Kanıtlayacak
        
    • ispat
        
    • kanıtlanması
        
    • açıklaması gereken
        
    Bunu kanıtlamak için elimde fotoğraflar var. Open Subtitles وأنا حصلت على الصور لإثباته. يرى بأم عينك.
    Hayır, kendin hakkında hiç kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsin. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي كنت بحاجة لإثباته هو لنفسك.
    kanıtlamak için dünyadaki herkesin parmak izini almalısın. Open Subtitles كان لديك بصمات كل شخص في العالم لإثباته
    Çünkü Amerika en iyi hükümete sahip olsaydı bile, ...bunu Kanıtlayacak hiçbir yol olmayacaktı. Open Subtitles لأن حتى إذا أمريكا كان عندها أفضل حكومة، لن يكون هناك طريق لإثباته.
    Kanıtlayacak bir şeyim olduğu için tüm takımıma ilham verirdim. Open Subtitles قمت بإلهام فريقي بأكمله لان لدي شيء لإثباته
    Şehitlerin hep ispat edecekleri birşeyleri vardır; sizin de öyle. Open Subtitles يمكنك أن تكون كذلك إن الشهداء دائماً ما يكون لديهم غرض لإثباته
    Sanırım daha kanıtlanması gereken çok şey var. Open Subtitles أعتقد أنه لايزال هناك الكثير لإثباته.
    Luke Cage'in bize açıklaması gereken çok şey var. Open Subtitles أمام"لوك كيج"الكثير لإثباته لنا.
    Bunu kanıtlamak için dünyada ve kendi ülkemdeki milyarlarca insan yakılmak zorunda kalsa bile. Open Subtitles إذا a بليون شخص عبر الأرض وفي بلادي الخاصة يجب أن يحرق لإثباته
    Hatta bunu kanıtlamak için suç bile işledi. Open Subtitles في الحقيقة، ارتكب اقتحاماً فقط لإثباته
    Kimseye bir şey kanıtlamak zorunda değilsin. Open Subtitles لم يتبق لديكِ شيء لإثباته لأي شخص.
    Bunu kanıtlamak için burada değil misin? Open Subtitles أهذا ما أنتِ هنا لإثباته ؟
    Herkes Rupert Thorne'un olduğunu biliyordu. Ama Kanıtlayacak hiçbir şey yoktu. Open Subtitles الكلّ عرفوا إنّه (روبرت ثورن) لكن لم تكن هناك طريقة لإثباته
    Kanıtlayacak yaralarım var. Open Subtitles .وأنا حَصلتُ على النُدَبِ لإثباته
    - Kanıtlayacak bir şeyin yok. - Sen korkak bir kedisin, adamım. Open Subtitles ـ ليس لديك شئ لإثباته ـ أنت جبان يا رجل
    Neyi ispat etmeye çalıştığını bilmiyorum, ama bundan vazgeç, tamam mı? Open Subtitles لا أعلم ما الذي تسعى لإثباته لكنك يجب أن تتوقف عنه ، حسناً ؟
    Kendini ispat etme çabası içinde olduğunda çok hoşuma gidiyor. Open Subtitles لكن يُعجبني عندما تُصبح مُثارة المشاعر عندما يكون لديها شيء لإثباته.
    İşte ben bunu ispat etmek için buradayım. Open Subtitles وهذا ما أنا هنا لإثباته
    Elbette kanıtlanması daha uzun sürerdi. Open Subtitles بالطبع سيستغرق ذلك وقتاً أطول لإثباته
    Luke Cage'in bize açıklaması gereken çok şey var. Open Subtitles أمام"لوك كيج"الكثير لإثباته لنا.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more