Keşke bütün vaktimi Sarah Wallis'i korkutmak için kağıttan pipiler yapmakla harcamak yerine anaokulunda sanat eğitimi almış olsaydım. | Open Subtitles | لو اهتممت قليلاً بحصص الروضة الفنية عوضاً عن أن أصرف وقتي كله في صناعات أشكالٍ ورقية لإخافة سارا ويليز. |
Çömez Avcısı gerçekte yoktur. Bu sadece çömezleri korkutmak için uydurulmuştur. | Open Subtitles | صائدوا الطلاب الجدد ليسوا حقا موجودين إنها خرافة لإخافة الطلاب الجدد |
İnsanları korkutmak için film yapılmasını yasaklamalılar bence. | Open Subtitles | ليس من المفروض أن يسمحوا بعمل . أفلام فقط لإخافة الناس |
İster bize ne kaybettiğimizi gösteren büyük bir alev ister olası canavarları korkutan güçlü bir parıltı olsun. | Open Subtitles | سواء كانت لهيباً عظيماً ترينا كيف نستعيد ما كنا قد خسرناه أو مشعل مضيء لإخافة الوحوش المتربصة |
Çocukları değil de, suçluları korkutmaya koyuldum diyelim. | Open Subtitles | دعنا فقط نقول بأن مظهرى هذا لإخافة المجرمين و ليس الأطفال |
Pusuya düşme korkusu ile zenci köleyi, Kızılderilileri korkutmak için soyduk. | Open Subtitles | خشية الكمين، عرينا العبد الزنجي، لإخافة الهنود |
Pusuya düşme korkusu ile zenci köleyi, Kızılderilileri korkutmak için soyduk. | Open Subtitles | خشية الكمين، عرينا العبد الزنجي، لإخافة الهنود |
Bu korkuluklar insanları korkutmak için. Sen korkmadın, değil mi? | Open Subtitles | هذه الفزاعات هي لإخافة الناس هل أنت خائفة؟ |
Yenilikçi tarihçiler, bombayı Rusları korkutmak için attı diyorlar. | Open Subtitles | ويقول المؤرخون الآن إنه أسقط القنبلة لإخافة الروس,كفى هراء |
Evet, ama bu küçük çocukları korkutmak için uydurulmuş bir tanesi. | Open Subtitles | حسناً , نعم , لكن هذه كِتبت لإخافة الأطفال |
Ama bunun yaramaz pupaları korkutmak için uydurulan bir hikaye olduğunu düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنها مجرد حكاية لإخافة المشاغبين ليحسنوا التصرف |
Saldırganlar rakiplerini korkutmak için çığlıklar atıyor ve ağaç köklerine vuruyor. | Open Subtitles | لإخافة معارضيهم، المُعتدون يصرخون ويطبّلْون على جذورِ الدعامةِ |
Bu bir polis taktiği olmalı. Kira'yı korkutmak için sayıları yükseltmişler. | Open Subtitles | لذا، لابد أن هذا وسيلة من الشرطة، إعلان بالغوا فيه بالأعداد لإخافة كيرا |
Artık sadece, kırmızı ışıkta duran insanları korkutmak için takıyorum. | Open Subtitles | الآن ارتديها لإخافة الناس عند اشارات المرور |
Mavi mürekkep yok ki. Bu sadece çocukları korkutmak için uydurulan efsane. | Open Subtitles | لا يوجد حبر أزرق , تلك مجرد خرافة لإخافة الأطفال |
Tuvaletteyken, fareleri korkutmak için ayaklarımızı sürekli yere vururduk. | Open Subtitles | وفي المراحيض كنا دائماً ندوس على أقدامنا لإخافة الجرذان |
Sürekli, adam alıyorsun birilerini korkutmak için. | Open Subtitles | أنت دائماً ترسل الرجالِ لإخافة الناسِ هَلْ أنت غني جداً ؟ |
Bu hikâyeler çocukları korkutan ya da sizi daha iyi hissettiren yerel efsanelerden, yerel hikâyelerden daha fazlasıdır. | Open Subtitles | ... هذه القصص, إنها أكثر من مجرد أساطير محلية, قصص محلية لإخافة الأطفال أو جعلهم أن يشعروا أفضل |
Keşke erkekleri fiziksel olarak korkutmaya yetecek bir şey olsaydı. | Open Subtitles | لو كان هناك طريقة لتكوني... قوية جسديًا بما فيه الكفاية لإخافة الرجال |
Sevgilini korkutacak kadar güzel olmadığımı mı söylüyorsun sen? | Open Subtitles | مهلًا، لا تظن أنني جميلة كفاية لإخافة صديقتك؟ |
Durdurmanın tek yolu da bunu gösterip insanları doğrudan korkutmaktı! | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لأيقافها كانت إظهارها. لإخافة الناس بشكل مباشر. |
Bu kıza ne kadar veriyorsun... müşterileri korkutması için? | Open Subtitles | لكن كم تدفع لتلك الفتاة... لإخافة الزبائن؟ |
Bence Tara'yı korkutup kaçırmak için ufak bir pornocudan fazlası gerekecek. | Open Subtitles | أظنه يحتاج أكثر من نجمةإباحية لإخافة " تارا " |