| hayatını kurtarmak için basit bir kan testi yaptırmayacağını oğluna söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخبر ابنك أنك لن تخضع لفحص دم واحد غير مؤلم لإنقاذ حياته |
| hayatını kurtarmak için basit bir kan testi yaptırmayacağını oğluna söylemeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تخبر ابنك أنك لن تخضع لفحص دم واحد غير مؤلم لإنقاذ حياته |
| hayatını kurtarmak için tek şansımız bu olabilir. | Open Subtitles | هذه ربما تكون الفرصة المتاحة الوحيدة لإنقاذ حياته |
| Pekala bakın, ya bir öğrenciye kalp masajı gerekseydi veya boğulsaydı, ben de hayatını kurtarmak için dursaydım? | Open Subtitles | حسنٌ، اسمع ماذا لو كان هنالك طالبٌ بحاجة للإنعاش الإصطناعي ؟ أو كان يختنق، وأنا توقفت لإنقاذ حياته ؟ |
| Tek istediğim, onun hayatını kurtarmama yardım etmen. | Open Subtitles | كل ماأريده أن تساعدنى لإنقاذ حياته أيضاً |
| hayatını kurtarmak için biyolojik bir donöre ihtiyacı var. | Open Subtitles | إنه بحاجة إلى سليل بيولوجي لإنقاذ حياته تبرع وراثي |
| Kendi hayatını kurtarmak için daha fazlasını biriktiremez. | Open Subtitles | لا يستطيع جمع المال حتى لإنقاذ حياته |
| hayatını kurtarmak için üç uzman getirttiler. | Open Subtitles | لقد أحضروا ثلاثة أخصائيين لإنقاذ حياته |
| hayatını kurtarmak için üç uzman getirttiler. | Open Subtitles | لقد أحضروا ثلاثة أخصائيين لإنقاذ حياته |
| - Götürmem için bir neden lazım. - Herkül'ün hayatını kurtarmak için. | Open Subtitles | حسناً، أحتاج لسبب لإنقاذ حياته |
| Kendi hayatını kurtarmak için sizinkileri feda etmekten tereddüt bile etmeyecek. | Open Subtitles | لن يتردد بالتضحيه بحياتكم لإنقاذ حياته |
| hayatını kurtarmak için görevi riske attığını söylemiş. | Open Subtitles | وقال بأنك خاطرت بالمهمة لإنقاذ حياته |
| "Ve öne çıkıp kendi hayatını kurtarmak için savaşamayan her eşcinsel erkek gerçekte kalanımızın öldürülmesine yardım ediyordur." | Open Subtitles | "وكل رجل مثليّ غير قادر على التقدم والكفاح لإنقاذ حياته الخاصة يساعد فعلياً على قتل من تبقى منا" |
| Eddie Mario hakkında bazı şeyler biliyordu sadece kardeşime yakın olanların bilebileceği, ve tavırları hayatını kurtarmak için yalan söyleyen bir adamınkine benzemiyordu. | Open Subtitles | إدي يعرف أشياء عن ماريو ذلك فحسب شخص قريب لأخي أن تعرف، وموقفه اسن وأبوس]؛ ر أن من رجل الكذب لإنقاذ حياته. |
| hayatını kurtarmak için gerekli... Yani Emma'nın hayatını kurtarmak için gerekli. | Open Subtitles | و التي نحتاجها لإنقاذ حياته لكي ننقذ حياة (إيما) |
| Tek istediğim hayatını kurtarmak için bir oy. | Open Subtitles | كل ما أحتاجه هو صوت واحد! لإنقاذ حياته! |
| - hayatını kurtarmak için bir satır kod bile yazamaz. | Open Subtitles | -إنه حتى لا يعرف البرمجة لإنقاذ حياته |
| Jeremy tehlikede olursa Elena onun hayatını kurtarmak için elinden ne gelirse yapar. | Open Subtitles | إن تعرّض (جيرمي) للخطر، لفعلت (إيلينا) كلّ ما بوسعها لإنقاذ حياته. |
| - Bir paradoks. hayatını kurtarmak için mi? | Open Subtitles | التناقضات لإنقاذ حياته ؟ |
| Senden tek isteğim bu adamın hayatını kurtarmama yardımcı olman. | Open Subtitles | كل ماأريده أن تساعدنى لإنقاذ حياته أيضاً |