"لابأس" - Translation from Arabic to Turkish

    • Sorun değil
        
    • Tamam
        
    • Sorun yok
        
    • iyi
        
    • Önemli değil
        
    • Geçti
        
    • Pekala
        
    • Peki
        
    • şey yok
        
    Banyo sırası için kavga etmeye pek hevesli olduğumu söyleyemem, ama Sorun değil. Open Subtitles لايمكنني القول انني اتطلع الى القتال من أجل المياه الساخنه لكن لابأس بذلك
    Sorun değil, Sorun değil. Çevremde her zaman olan şeyler. Open Subtitles لابأس , لا بأس , فالشراب يقبعُ حولي طوال الوقت
    Kendini öldürmek istiyorsan Tamam ancak Mason'ın canını yakmana izin vermeyeceğim. Open Subtitles تريدين قتل نفسكِ . لابأس لكن لن أسمح لكِ بإيذاء مايسون
    Çok inatçı sevimli küçük bir kız. Tamam, anladım. Open Subtitles بنت صغيرة لطيفة وعنيدة لابأس بذلك, أفهم ذلك
    Sorun yok. Bir kez nasıl yapıldığını görmüştüm. İşte başlıyoruz. Open Subtitles لابأس فقد رأيت هذا من قبل لنبدأ ، مُستعد ؟
    Sorun değil. Sadece o kadar iyi bir adam olmadığını söylüyorum. Open Subtitles هذا لابأس فيه , ما أقوله فقط إنه ليس رجل لطيفُا.
    Önemli değil beyler. Daha önce de sahnedekilerin anneleriyle uğraşmıştım. Open Subtitles لابأس بذلك أيها السادة تعاملت مع أمهات بالمسرح من قبل
    Ama bu Sorun değil. Salıverin ve bir sürü parayla ödüllendirin onu. Open Subtitles لكن لابأس بذلك ، فلنُسامحه ونُكافئه بكم كبير من الأموال يا عزيزي
    - Çok korkunçtu. - Sorun değil. Ben yanındayım. Open Subtitles ـ اوه كان فضيعا جدا ـ لابأس انا هنا الان
    Sorun değil, özümsemen gereken çok fazla bilgi var. Open Subtitles لابأس هناك الكثير من المعلومات كى تتقبلها
    Genel karakterler ve Amerikan halkının dertlerinden konuşacaksak Tamam. Open Subtitles إن أردت التحدث عن الشخصية والقيم العائلية، لابأس.
    Kapın beş yıldır hiç kilitli değildi ama Tamam. Open Subtitles لم يقفل هذا الباب منذ خمس سنين, لكن لابأس.
    Selam. Selam. Tamam. Open Subtitles مرحبا, مرحبا, لابأس إنه جيد أردت تقديم إعتذاري الشديد
    Sorun yok. 19. yüzyılda asit bazlı saldırılar her yerdeydi. Open Subtitles لابأس بالأمر. جرائم الأسيد كانت في القرن 19 في أوروبا.
    İyi bi çocuk olacağına söz verdiğin sürece Sorun yok. Open Subtitles لابأس, طالما أنك تعِد أنك ستكون فتى جيداً
    Sorun yok. Buradayım. Hemen onu kontrol edeceğim. Open Subtitles لابأس, أنا سأدقق عليه الآن هل ملأتي الأستمارات؟
    Başını belaya kendisi sokmuş... ama iyi birine benziyor. Open Subtitles لا بأس بها, ربما سببت لنفسها بعض المشاكل. ولكن لابأس بها, ان كان هذا ما تعنيه
    Tekniğinin başarısız olup olmaması, stratejiyi izlediğin sürece Önemli değil. Open Subtitles لابأس بأن تخسر إتباعك للإسلوب طالما أنك مستمرّ بتنفيذ الإستراتيجيّة.
    Whitney, Geçti artık. Open Subtitles ولايعرف الأطباء إذا كنت سأستعيدها لابأس ويتني
    Pekala. Yine de bundan hiç hoşlanmadığımı bilmelisiniz. Open Subtitles لابأس,ولكن لتعلموا أن هذا الأمر يمنحنى القليل من المتعة
    Katiller ortalıkta dolaşıyor. Peki öyleyse. Open Subtitles ولدينا بعض القتلة أحرار لابأس بهذا، فتيان
    -Bir şey yok. Onu tanıyorum. Sakin ol. Open Subtitles لابأس ، أنا أعرفها ، فقط إهدأ اللعنه ـ اللعنة ـ اللعنة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more