Göz bandı değil bu. Zaman yanlış gitti. Bazılarımız bunu fark etti. | Open Subtitles | ليست رقعة عين لقد حصل خطأ في الزمن، و قد لاحظ ذلك بعضنا |
Umarım bunu fark eden tek erkek siz değilsinizdir. | Open Subtitles | آمل أنك لست الرجل الوحيد الذي لاحظ ذلك. |
Bir yerlerde birileri bunu fark etmiştir. | Open Subtitles | بمكانٍ ما، أحدًا ما ليكون لاحظ ذلك |
Kahretsin. Çok heyecanlandım. Farketmiş olmalı. | Open Subtitles | تباً، لقد بالغت في الحماس، لا بد أنه لاحظ ذلك |
bunu fark eden ilk insan Romanujan olmuş. | Open Subtitles | أول من لاحظ ذلك كان "سرينيفازا رامانوجان" |
bunu fark eden sadece ben değilim. | TED | لست الوحيد الذي لاحظ ذلك. |
! bunu fark eden ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لست أول من لاحظ ذلك. |
Katherine, Elena'nın içinde bir Gezgin. Ama durum daha kötü çünkü görünüşe göre hiçbirimiz bunu fark etmemiş. | Open Subtitles | (كاثرين) تسكن (إيلينا)، فيما عدا أنّ الأمر أسوأ، لأنّ لا أحد منّا لاحظ ذلك. |
Muhtemelen bunu fark etti. | Open Subtitles | .حسناً ، غالباً انه لاحظ ذلك |
bunu fark eden bir tek ben değildim. | Open Subtitles | لستُ الوحيد الذي لاحظ ذلك |
Peki Bob Nobb da bunu fark etti mi? | Open Subtitles | حسناً، وهل لاحظ ذلك (بوب نوب)؟ |
Ve bunu fark eden tek insan da ben değilim. | Open Subtitles | -وأنا لستُ الوحيد الذي لاحظ ذلك . |
Hızlı gittiğimiz için kenara çektiğinde farı fark etti. | Open Subtitles | لقد لاحظ ذلك بعدما تعدينا السرعة القانونية |
Tabii ki fark etti. Herkes fark etti. | Open Subtitles | طبعاً لاحظ ذلك الكل لاحظ ذلك |
Kahretsin. Çok heyecanlandım. Farketmiş olmalı. | Open Subtitles | تباً، لقد بالغت في الحماس، لا بد أنه لاحظ ذلك |
Farketmiş mi? | Open Subtitles | لاحظ ذلك ؟ |
- Elbette fark etmiştir. | Open Subtitles | بالطبع لاحظ ذلك. |