Keith Sailu'nun emniyet kemeri olarak kullandığı kartal kamerasını test etmek için atıldı. | Open Subtitles | يتوجه كيث بعيدا ً لاختبار كاميرا النسر الصغيرة حيث قام سيلاو بصنع طقم |
Bundan dolayı bu fikri test etmek için ilk olarak amino asitlere ve koboksilik asitlere bir göz attım. | TED | إذا في الواقع لاختبار هذه الفكرة اولاً أخذت نظرة على الاحماض الامينية والاحماض الكربوكسيلية الاخرى |
O yalan makinesi testine girmesi gereken bendim ama ona sırtımı döndüm ve şimdi de bu oldu, ama bir daha asla. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أخضع لاختبار كشف الكذب ولكنّني خذلته وبعد ذلك حدث كل هذا ولكن لن أقوم بذلك مجدداً، حسنٌ ؟ |
Sana hiçbir şey sormayacaklar. O teste benim girmemi istiyorlar. | Open Subtitles | لن يقوموا بسؤالك عن أي شئ إنّهم يريدونك أن تخضع لاختبار كشف الكذب |
Çalışıyor. Dün gece bir deneme yaptım. | Open Subtitles | إنها تعمل, لقد أخذتها لاختبار بالليلة الماضية |
Yerleştirme sınavına girecekler, geçecekler ama yine de giremeyecekler çünkü boşta yer olmayacak. | TED | سيخضعون لاختبار تحديد المستوى و يجتازونه و لكنهم لن يدخلوا الجامعة لعدم توفر أماكن شاغرة. |
DNA testi için kan örneği vermesi gerekiyordu güya ama gitmemiş. | Open Subtitles | كان عليه أن يزوّدهم بـ عيّنة من دمه لاختبار الحمض النووي. |
1950'lere kadar araştırmacılar plaseboları standart bir araç olarak yeni tedavileri test etmek için kullanıyordu. | TED | في الخمسينيات من القرن الماضي، استخدم الباحثون علاجات وهمية كأداة قياسية لاختبار علاجات جديدة. |
Bunu test etmek için insanlara bir cümle oluşturmaları için bir sözler kombinasyonu verdik. | TED | لاختبار ذلك أعطينا الناس مجموعة كلمات لاستخدامها في جملة. |
Onu buraya farklı bir görünüşle bu şeyin nasıl çalıştığını test etmek için koyduk. | TED | وضعناه لاختبار كيف يعمل ذلك بمظهر مختلف. |
Bu yetenek testine göre, profesyonel sporcu olmalıymışım, korucu, ya da ıslahevi görevlisi. | Open Subtitles | وفقاً لاختبار القدرات يجب ان اكون لاعبة محترفة حارسة حديقة, او ضابطة اصلاحية |
Kan testine ihtiyacım yok. Hatta evlenmeyeceğim bile. | Open Subtitles | انا لست فى حاجه لاختبار دم انا حتى لن أتزوج |
Mahkemeden önce yetkinlik testine girecek. | Open Subtitles | سيكون عليها الخضوع لاختبار تأهيل في جلسة المحكمة |
Herkes cevabı biliyorsa, yarın ki teste hazırlanmamıza gerek yok. | Open Subtitles | حسناً، إذا كان الجميع يعرفون الأجوبة. فلسنا بحاجة إلى الاستعداد بعد الآن لاختبار يوم الغد. |
Sadece bu gece ki deneme çekimi gösterimine gelmeni istiyorum. | Open Subtitles | فقط أريدك أن تأتي لاختبار الممثلين الليلة |
19 yaşında Shi Lin, ülke çapında olan imparatorluk sınavına girmek için başkente gitmiş ve tüm imparatorluktaki en yüksek puanı almıştı. | TED | في عمر الـ19، ذهب شي لن إلى العاصمة ليخضع لاختبار إمبراطوري على مستوى البلاد، وحصل على أعلى درجة في أنحاء الإمبراطورية كافة. |
Türbin testi için yüzde 50, Yüzbaşı. | Open Subtitles | نحن عند 50 في المئة لاختبار التّوربين, كابتن |
Bunu sınamak için; Carnegie Mellon Üniversitesi kampüsünde bir deney yaptık. | TED | لاختبار ذلك، قمنا بعمل تجربة في حرم جامعة كارينجي ميلون. |
Dans seçmeleri için jazz ayakabılarını (yumuşak tabanlı ince) getirmeyi unutma. | Open Subtitles | لا تنس إحضار حذاء "الجاز" لاختبار الرقص. |
Bu test 1.100'ü aşkın yetişkin Amerikalıya kısmen onların veri kümesi değerlendirebilme yeteneğini ölçmek için uygulandı ve tasarlandı. | TED | أُجري الاختبار لأكثر من 1100 بالغ أمريكي، وصُمم جزء منه لاختبار قدرتهم على تقييم مجموعة من البيانات. |
Bu yüzden Dünya Bankası'ndan bunu denemek için bir miktar kredi çektik. | TED | لذلك حصلنا فعلاً على تمويل من بنك وورلد لاختبار الفكرة |
Kaotik Şişme testini tanımlayacak bilgin var mı? | Open Subtitles | هيي ، هل لديك نظارات لاختبار اداة التضخيم الفوضوية |
Ne yazık ki, kalitenizden emin değiller, bu nedenle hepinize bir test uygulamaya karar verirler. | TED | لكن لسوء الحظ، هؤلاء الغرباء ليسوا متأكدين من كفاءاتكم الذهنيّة، لذا قرروا أن يخضعوكم جميعاً لاختبار. |
Büyük asal sayılar bilgisayar çiplerinin hızını ve iyi çalışıp çalışmadıklarını test etmenin en iyi yoludur. | TED | الإعداد الأولية الكبيرة طريقة رائعة لاختبار سرعة ودقة رقائق الكمبيوتر. |
Yüzyıllar boyunca, bu fikirleri, yazım ve deneyim aracılığıyla test etme şansına sahip olduk ve bazılarını reddederken, bazılarını da kabul ettik. | TED | عبر القرون، لقد أُتيحت لنا الفرصة لاختبار تلك الأفكار من خلال الكتابة والتجربة، وقد قبلنا بعضها ورفضنا البعض الآخر، |