biz bu vasat hayattan yükselmek istesek bile, bunu yapamayız. | Open Subtitles | حتى و إن حاولنا الترفع عن هذه الحياة ، لانستطيع |
- Şimdi yapamayız. - Bu kadını nasıl seversin? | Open Subtitles | لانستطيع القيام بهذا الآن كيف تحبين هذه السيدة ؟ |
"Bu şekilde devam edemeyiz. Daha fazla yapamıyorum." "Durmak zorundayız." | Open Subtitles | لانستطيع الاستمرار هكذا لا أستطيع ان استمر هكذا |
Bu adamlara yardım edemeyiz ama ileride birilerini bulabiliriz. | Open Subtitles | لانستطيع مساعدة هؤلاء الرجال ولكننا قد نجد من نساعدة بالداخل |
Sizin benim gibi insanlar için muazzam bir reçeteli ilaç pazarı var ki eğer düşünürseniz hiç mantıklı değil, çünkü biz bu ilaçları alamayız. | TED | هناك تسويق ضخم لوصفات الأدوية تستهدف أشخاص مثلكم ومثلي، والذي إن فكرتم به ليس له أي معنى أبداً، بما أننا لانستطيع شرائها بلا وصفة. |
Hayır Olmaz.Diğer dansçılar var stüdyo da yapamayız | Open Subtitles | لا , هناك متدربون أخرون في المسرح , لانستطيع الان |
Ama herkes onu terk ediyor. Hepimiz gidemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | الجميع يهجره الآن لانستطيع أن نرحل جميعاً، أليس كذلك؟ |
Ama birkaç katil yunusun bizi yaşamaktan alıkoymasına izin veremeyiz! | Open Subtitles | لكننا لانستطيع ترك بعض الدلافين القاتلة تمنعنا من العيش وتحصيل النقاط |
Emin olamayız, ama karınızın bazı takılarını ve başka şeyleri çaldığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن لانستطيع التأكد,ولكننا نظن انه سرق بعض جواهر زوجتك وبعض الأشياء الأخرى |
yapamayız. Onu öldüremeyiz anne. | Open Subtitles | لا نستطيع فعل ذلك لانستطيع ان نطلق عليه النار يا امي |
Gel buraya. Bunu yapamayız. Sakın suçu bize atmaya kalkma. | Open Subtitles | تعال هنا , لانستطيع فعل هذا , لاتجعلنا مخادعين |
Söylediğini işitiyorum ama yapamayız. | Open Subtitles | لقد سمعت ما تقوله لكننا لانستطيع الأنطلاق حوله |
Bu filmin yönetmeni olabilirsin Howard, ancak istediğin şeyi yapamayız. | Open Subtitles | يمكن أن تكون مخرج هذا الفلم هاوارد لكن ماتطلبه لانستطيع عمله |
Kabul edemeyiz. Siz çocuklara alkol satıyorsunuz. | Open Subtitles | لانستطيع أن نأخذة , أنت تبيع ألبيرة للأطفال |
İnan bana, bu güzel bir sürprizdi... ama artık buna devam edemeyiz. | Open Subtitles | صدقني ,لقد كانت مفاجاة سعيدة ولكن لانستطيع فعلها ثانية. |
O haklı. Menüde sen ve ben de olursak yardım edemeyiz. | Open Subtitles | نحن لانستطيع المساعدة أذا كنت أنت وأنا على القائمة |
Ve kariyerim işte böyle başladı! Bilirsiniz, biz zamanı bu şekilde düşündükçe sadece geleceğimiz değil geçmişimizi de şekillendirebiliriz. | TED | ويالها من ضجة بدأت بها مهنتي عندما نفكر في الوقت بهذه الطريقة فإننا لانستطيع الحفاظ فقط على المستقبل وإنما الماضي أيضا |
Her karara ikinci bir tahmin alamayız. | Open Subtitles | المقصد من هذا أننا لانستطيع أن ننتقد كل قرار |
Polisi arayamayız, henüz Olmaz. | Open Subtitles | لانستطيع إخبار الشرطة ليس الآن |
Ama herkes onu terk ediyor. Hepimiz gidemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | الجميع يهجره الآن لانستطيع أن نرحل جميعاً، أليس كذلك؟ |
Yağmurun madenden aşağı inmesine izin veremeyiz. | Open Subtitles | حسنا ولكننا لانستطيع ترك المطر يدخل من اسفل العمود |
Belki yanlış biliyorlar, belki de yalan söylediler. Emin olamayız. | Open Subtitles | ربما أنهم أخطئوا أو ربما أنهم يكذبوا,نحن لانستطيع أن نعرف بالتأكيد |
Ve itiraz edemiyoruz, çünkü sonuçta bir doğum günü var neymiş Ross'muş. | Open Subtitles | و لانستطيع أن نتكلم حيال ذلك لأنه عيد ميلاد و هو عيد ميلاد روس |