Bazı önhazırlıklar hazırlamalıyım. Psişizme inanmıyor. Bu plan B. | Open Subtitles | أضطررت إلى وضع بعض الأسس إنه لايؤمن بالروحيين هذه الخطة بي |
Fark yaratan bu. Benim inandığım gibi inanmıyor. | Open Subtitles | وهذا ماصنع الفارق إنه لايؤمن كما أؤمن |
Ona inanmayan biriyle olamayacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت انها لاتستطيع أن تكون مع أحد لايؤمن بها |
Yani sen hayaletlere inanmayan paranormal bir uzmansın. | Open Subtitles | مرسي - اجل - اذن انت الخبير الشكاك الذي لايؤمن بالاشباح |
Bizim insanlarımız, olayları konuşmaya inanmaz. | Open Subtitles | شعبنا لايؤمن بالتكلم عن الأشياء |
- Çünkü, o tesadüflere inanmaz. | Open Subtitles | - لأنه لايؤمن بالمصادفات |
Lightman mesai saatlerini pek sallamıyor. | Open Subtitles | (ليتمان) لايؤمن بكم ساعات العمل... |
İnanmadığı bir ürünü pazarlamaya çalışan ünlüler gibi olmadığını bilmek güzel. | Open Subtitles | المشاهير الذين يخرجونَ ويدفعون عن شيء لايؤمن به |
- Bunu Amadeu'ya sık sık söylerdi. - Amadeu ebediyete inanmıyor. | Open Subtitles | نعم, كان يقول ذلك أحياناً - لكنهُ لايؤمن بالأبدية - |
Evet, birbiriyle geçinemeyen parlak ebeveynler, halasına, annesinden daha yakın, ölümlülüğe takıntıkılı, hiçbir şeye inanmıyor, hayatın anlamı olmadığı düşünüyor. | Open Subtitles | نعم، والدين رائعين والذين لم يستمروا معاً قريبٌ من عمته من جهة والدته، لديه هوسٌ بالوفيات لايؤمن بشيء، يجدُ أن الحياة ليس لها معنى |
Ama o sana inanmıyor. Benim gibi değil. | Open Subtitles | لكنه لايؤمن بكِ ليس مثلي |
Baban pek büyüye falan inanmıyor. | Open Subtitles | والدكِ لايؤمن بوجود السحر |
Eminim ki Bay Taplinger görünmeyen dünyaya inanmıyor. | Open Subtitles | أنا متأكدة أن السيّد (تابلينجر) لايؤمن بعالم الغيب |
Aşka inanmayan birinin fikrini neden duymak isteyeyim ki? | Open Subtitles | لما أأخذ برأيي رجل لايؤمن بالحب |
Bir şeye inanmayan insandan daha tehlikeli hiçbir şey yoktur. | Open Subtitles | لايوجد أخطر من رجلاً لايؤمن بشيئاً. |
Terapiye inanmayan şu deli işverenle. | Open Subtitles | من الذي لايؤمن بالطب النفسي |
Francis kehanetlere inanmaz ki. | Open Subtitles | فرانسيس) لايؤمن بالنبوءات) |
Lightman mesai saatlerini pek sallamıyor. | Open Subtitles | (ليتمان) لايؤمن بكم ساعات العمل... |
Eminim cemaatindeki insanlar seni çok güçlü biri olarak görüyordur. Ama ben, artık inanmadığı bir amaca adanmış hayatı savunmaya çalışan zayıf birini görüyorum. | Open Subtitles | لا احكم عليك ولكن هذا ليس بالرجل الذى يدافع عن قضيه لايؤمن بها |