"لا تحبّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • sevmiyorsun
        
    • sevmiyor
        
    • sevmez
        
    • sevmediğini
        
    • hoşlanmıyorsun
        
    • hoşlanmadığını
        
    • hoşlanmadın
        
    • hoşuna gitmiyor
        
    Yerinde durmayı pek sevmiyorsun galiba. Open Subtitles أخال أنّك لا تحبّ الاستقرار في مكان، صحيح؟
    Peki, anakarayı mı yoksa feribot yolculuğundan mu sevmiyorsun? Open Subtitles لا تُحبّ الجزيرة الرئيسيّة، أو لا تحبّ ركوب المُعدّية؟
    Hem Judex evde yalnız kalmayı sevmiyor. Open Subtitles والقطّة لا تحبّ أن تبقى في البيت لوحدها.
    Karım denizi pek sevmez. Yüzme bilmiyor. Çocukken neredeyse boğuluyormuş. Open Subtitles زوجتي لا تحبّ الإبحار، لا تستطيع السباحة كادت أن تغرق متى كانت طفلة
    Annem bizi okula götürmeyi sevmediğini söylüyor. Open Subtitles أمي قالت بأنك لا تحبّ مرافقتنا إلى المدرسة ؟
    Çok konuşan erkeklerden hoşlanmıyorsun, Open Subtitles أنت لا تحبّ الرجال الذين يتكلّمون الكثير,
    Helen, sen söyleyemediğin için hoşlanmadığını söylüyor. Open Subtitles هيلين تقول بأنّك لا تحبّ غنائي لانك لا تستطيع الغناء.
    Oh, bundan hoşlanmadın mı, öyleyse ayrıl. Open Subtitles أوه، أنت لا تحبّ ذلك، اذان اخروج.
    Baba, geçmişi hatırlamak hoşuna gitmiyor, farkındayım ama CNT'nin lideri ile konuştum. Open Subtitles ابّي، أعرف بأنّك لا تحبّ تذكّر الماضي لكنّي تحدّثت مع قائد من محاربي الإتحاد الوطني للعمال.
    Anladım Kung-fu'yu sevmiyorsun, ama..bizi kandırdın. Open Subtitles لا بأس بأنّك لا تحبّ كونغ فو. لكنّك غششتنا.
    Mazin hakkında konuşmayı sevmiyorsun değil mi? Open Subtitles لا تحبّ التحدّث عن الماضي، أليس كذلك؟
    Dokunulmayı sevmiyorsun değil mi? Open Subtitles لا تحبّ أن تُلمسّ، أليس كذلك؟
    Şimdi de bombaları sevmiyorsun. Open Subtitles الآن أنت لا تحبّ القنابل.
    Bu konuda konuşmayı sevmiyor ama kanında protein eksikliği var. Open Subtitles إنّها لا تحبّ الحديث بهذا الشأن، لكنّها مصابة بنقص بروتين الدّم
    Karım, böyle uzun geceleri hiç sevmiyor. Open Subtitles الزوجة لا تحبّ تلك اللّيالي الحالكة.
    Majesteleri'nin hükümeti, gizli birlikleri sevmez. Open Subtitles حكومة صاحبة السموّ لا تحبّ المجتمعات السرّية.
    Annen yılın bu zamanı bahçesini bırakmayı sevmez. Open Subtitles أمّك لا تحبّ أن تترك حديقتها في هذا الموسم من السنة ..
    Tamam, bak, burayı sevmediğini biliyoruz. Ama tahmin et, hislerimiz karşılıklı. Open Subtitles حسنٌ، أنظر، نعلم أنّكَ لا تحبّ المكان هنا، خمّن أمرًا، الشّعور مُتبادل.
    Bazen abini sevmediğini düşünüyorum. Open Subtitles أحيانا أعتقد أنك لا تحبّ أخّاك
    Şarkı söylememden hoşlanmıyorsun, değil mi? Open Subtitles أنت لا تحبّ غنائي أليس كذلك؟
    Kathy'den hoşlanmıyorsun. Open Subtitles أنت لا تحبّ كاثي.
    Onun politikasından çok hoşlanmadığını biliyorum... fakat ona devlerin durumunu anlattığımda, eminim durumu düzeltecektir. Open Subtitles أعرف بأنّك لا تحبّ سياسته كثير، لكن أنا متأكّد عندما أنا أخبره عن العمالقة، هو سيصحّح الحالة.
    Doktor raporu artık sakso çekmekten hoşlanmadığını mı söyleyecek? Open Subtitles خطاب من طبيبك يقول لمَ لا تحبّ الشذوذ؟
    - Bundan da mı hoşlanmadın? Open Subtitles - أنت لا تحبّ هذا ايضآ?
    Yolda içerim diye bir tane alıyorum. Bu tarafa gelmem hoşuna gitmiyor ama Jamie'yleyken sıkıntı yok, değil mi? Open Subtitles سآخذ جعّة للطريق، أعلم أنّكَ لا تحبّ وجودي في هذا الجانب وحدي

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more