"لا تستحقّ" - Translation from Arabic to Turkish

    • hak etmiyor
        
    • hak etmiyorsun
        
    • buna değmez
        
    • hak etmediğini
        
    • hak etmeyen
        
    Sürekli hayatının en kötü dönemini hatırlatıyorum. Bunu hak etmiyor. Open Subtitles أنا تذكير دائم لأسوأ أوقات حياتها، وهي لا تستحقّ ذلك.
    Akeelah bu yıl yarışmaya katılmayı hak etmiyor. Open Subtitles اكيلا لا تستحقّ الذهاب إلى مسابقة التجهئة هذه السنة
    Kusurların ne olursa olsun, böyle soğuk ve karanlık bir yerde tek başına ölmeyi hak etmiyorsun. Open Subtitles مهما تكن أخطاؤكَ، فأنتَ لا تستحقّ الموت وحيدًا في مكانٍ بارد ومُظلمٍ كهذا.
    Bunu hak etmiyorsun ama başka şansım yok. Open Subtitles "ابتكر نوعكَ الخاصّ من الموسيقا" لا تستحقّ هذا ولكنّي لا أملك خيارًا
    Gold'dan intikamını almak için her nasıl bir anlaşma yaptıysan, buna değmez. Open Subtitles مهما تكن الصفقة التي أبرمتها لتنفّذ انتقامك مِنْ (غولد)، فهي لا تستحقّ
    İşe yaramaz gibi hissettiğin için. Ve o keki dahi hak etmediğini hissedersin. Open Subtitles لأنّكَ تشعر بأنّكَ حُثالة وتشعرُ بأنّكَ لا تستحقّ كعك مُعلّب.
    Ama gerçekten hak etmeyen birinden özür dilemeye razı mısın? Open Subtitles لكن أأنتِ مُستعدّة للإعتذار لشخص ما لا تستحقّ ذلك حقاً؟
    Dünkü ziyaretin onu çok ama çok üzdü, ki bunu hiç hak etmiyor. Open Subtitles زيارتكِ الصغيرة ليلة البارحة قد ضايقتها، وهي لا تستحقّ ذلك حقاً.
    Sarhoş ol ya da olma, o bunu hak etmiyor. Open Subtitles أتعلم، سواء كنت ثملًا أم، فإنّها لا تستحقّ ذلك.
    Sarhoş ol ya da olma, o bunu hak etmiyor. Open Subtitles أتعلم، سواء كنت ثملًا أم، فإنّها لا تستحقّ ذلك.
    Kız kardeşim bu şekilde acı çekmeyi hak etmiyor. Open Subtitles "لا تستحقّ أختي أن تعاني هذا الألم"
    Kız kardeşim bu şekilde acı çekmeyi hak etmiyor. Open Subtitles "لا تستحقّ أختي أن تعاني هذا الألم"
    Canının yanmasını hak etmiyorsun. Open Subtitles أنتَ لا تستحقّ أن تُصَاب بأذى.
    Sen kendini bile hak etmiyorsun. Open Subtitles أنت حتّى لا تستحقّ نفسك
    Buradan canlı çıkmayı hak etmiyorsun. Open Subtitles لا تستحقّ الخروج من هنا حيّاً
    Şirket küçüldüğü için işten çıkarılmayı hak etmiyorsun. Open Subtitles أنت لا تستحقّ التقليص
    Sanıyorsun ki sen sen bir şeyleri hak etmiyorsun bu yüzden de mahvediyorsun. Open Subtitles لا تستحقّ شيئًا، فتخرّبه
    - Belle, lütfen. Gaston buna değmez. Open Subtitles -أرجوكِ يا (بِل)، المسألة لا تستحقّ العناء
    - Katherine buna değmez. Open Subtitles -إنها لا تستحقّ . -كلاّ .
    Mutlu olmayı hak etmediğini düşündüğünü biliyorum ama yanılıyorsun. Open Subtitles أعلم أنّك تحسب نفسك لا تستحقّ السعادة، لكنّك مخطئ.
    hayır.. Charlie'nin boş ofisine taşınmaman ona olan saygından değil aldığın terfiyi hak etmediğini düşündüğünden. bu terfiyi sonunda kadar hakediyorsun, bunun için savaş veriyorsun... diğer mahkumlarla konuşmalısın benimle değil. Open Subtitles عدم انتقالكَ لمكتبِ (تشارلي) الخاوي لربّما يُفَسّر أنّكَ تُظهر احترامًا أقلّ ويُظهر أنّكَ لا تستحقّ هذه التّرقية،
    Sen korkunç bir şey yapmış, acı çekmeyi hak eden yaşamayı hak etmeyen birini görüyorsun. Open Subtitles أنتِ ترينَ فتاةً قامت بعملٍ مشينٍ للغاية... وتستحقّ المعاناة فتاةً لا تستحقّ الحياة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more