Sana zaten bilmediğin bir şey söyleyemem artık. | Open Subtitles | لا يوجد شىء استطيع ان أخبرك به الآن لا تعلمه |
bilmediğin şey, bunu takmanın, düzeldiğin anlamına gelmediği. | Open Subtitles | لكن ما لا تعلمه أن إرتدائها لا يعني أنك معاد التأهيل |
ve sorduğun için benim hakkımda bilmediğin bazı şeyler var. | Open Subtitles | و، حيثُإنكسألتُ... فيوجد شيئاً ما ... أنت لا تعلمه عني. |
Senin bilmediğin, en azından dokuz milyon şey biliyorumdur. 63 numara, Art geri döndü! | Open Subtitles | أعلم على الأقل 9 ملايين شيء أنت لا تعلمه |
Kız hakkında, kendisinin bile bilmediği bir sır biliyordur ya da bir cinayetinden sonra onu kullanmak istiyordur. | Open Subtitles | يعلم سراً بشأنها لا تعلمه هي نفسها أو يرغب بالاستفادة من خدماتها للتنظيف وراء جريمة قتل |
Sadece önceden bilmediğiniz bir şeyi ve mümkünse babanızın dahi bilemeyeceği bir şeyi bulana kadar makaleyi okumalısınız. | TED | ما عليك سوى قراءة المقالة حتى تجد شيئاَ لا تعلمه ومن المستحسن ألا يعلم حتى أباك عنه |
O hikâyeyi biliyorum. Aslında senin bilmediğin bir kısmını da biliyorum. | Open Subtitles | أنا بالفعل أعلم هذهِ القصة، فى الحقيقة ، أعلم جزءً لا تعلمه. |
Zaten bu söylediklerim senin bilmediğin şeyler değil. | Open Subtitles | بالطبع أنا لا اخبرك شيء أنت لا تعلمه بالفعل |
Ve benim bilip senin bilmediğin şey, çünkü aklî sorunların var, başka bir arkadaşının asla olmayacağı. | Open Subtitles | و ما أعلم و لا تعلمه أنت لأنك تعاني من مشاكل عقليه هو أنك لن تحظى أبداً بصديق آخر |
Bu görüşmelerin ne hakkında olduklarını biliyorsun. bilmediğin şey bunların hepsinin kaydedildiği. | Open Subtitles | أنت تعلم عما كانت تدور هذه اللقاءات ما لا تعلمه أن جميعها كان مسجلاً |
Baban hakkında bilmediğin şey işte bu istediğinde çok neşeli olabiliyor. | Open Subtitles | وهذا الشي لا تعلمه عن أباك. يمكن أن يصبح ظريفا عندما يريد ذلك. |
Ama sana zaten bilmediğin bir şey söylemiyorum, Donald. | Open Subtitles | لكني أخبرك أى شيئ لا تعلمه الآن ، دونالد |
bilmediğin şey ilaçları kullanmadığımda nasıl olduğum. | Open Subtitles | ما لا تعلمه هو ما أبدو عليه حين لا أتناول الدواء |
Ama aslında bilmediğin şeyleri söylemiyorum. | Open Subtitles | لكني لست أخبرك بأي شيء لا تعلمه مسبقاً |
Ama bilmediğin bir şey var. | Open Subtitles | فقط شيء واحد شيء واحد أنت لا تعلمه |
bilmediğin bir şey var mı, baba? | Open Subtitles | ياللعجب .. هل يوجد ما لا تعلمه أبي ؟ |
- İyi olacağım, çünkü bilmediğin bir şey var. | Open Subtitles | سأكون بخير لأن ما لا تعلمه انت هو. |
bilmediğin bir şey hakkında sorumlu tutulamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك تحمل مسئوليه ما لا تعلمه |
Benim hakkımda bilmediğin birşeyi söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | أريد أن أقول أن هناك شيء لا تعلمه عنى |
Sanki onun bilmediği bir şey biliyormuşçasına göz kırp. | Open Subtitles | أغمزي في وجهها كأنك ربما تعلمين شيء هي لا تعلمه |
Siz söyleyemezsiniz. Biz söyleyebiliriz. Sizin bilmediğiniz bir şeyi biliyor ve size gülüyor. | Open Subtitles | لا يمكنكم ذلك ، و يمكننا ذلك ، إنه يعلم شيء أنتَ لا تعلمه ، و يضحكَ سُخرية منك. |