Yapacak pek bir şey yok... fakat birisi kötü tepki verdiğinde ne yapacağını bilmelisin. | Open Subtitles | لا شيء هناك لتتعلميه ولكن فقط عليك التصرف حيال ردود الأفعال السيئة من قبل المرضى |
Garaja bir bak. - Baktım, orada da bir şey yok. - O halde içeri bak! | Open Subtitles | ابحث في المرآب لقد فعلت ذلك, لا شيء هناك ابحث مرة ثانية |
Üzgünüm efendim, ama onu kaybettik. Ticari gemilerden başka bir şey yok. | Open Subtitles | أَنا آسفُ، سيد، لَكنَّنا فَقدنَاها لا شيء هناك سوى السفينة التجاريةَ |
- Harita, var diyor. - Bırak artık! hiçbir şey yok... | Open Subtitles | ـ الخريطة تقول أنه هناك ـ إنزل منه لا شيء هناك |
Başkaları için yapabileceğin birşey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك أنت يمكن أن تعمله لأي شخص آخر. |
-Bu gece yapacak başka bir şey yok. | Open Subtitles | ليس عندي وقت لهذا لا شيء هناك لتفعله الليلة |
Orada 50 mil boyunca kum ve fırtınadan başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك سوى 50 ميل من الرمال والثعابين. |
O arazide bir kulübeden ve düzinelerce "Girmek tehlikeli ve yasaktır" tabelasından başka bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك على الملكية ماعدا حجرة وحيدة وإشارات تحذير من التجاوز |
Ortada bir şey yok. Muhbiri tehlikenin içine atmışlar. Bu konuda onları suçlayamayız. | Open Subtitles | لا شيء هناك لقد كانت المخبرة معرضة للخطر |
Gerçekten bilmem gereken bir şey yok mu? | Open Subtitles | احقا لا شيء هناك . انا يجب ان اكون مدركه |
Orada hiçbir şey olmadığı ortada sıradan insanların görebileceği üzere altımızda dağlar ve kar dışında bir şey yok. | Open Subtitles | من الواضح أنه لا شيء هناك أعني أن أيّ شخص عاقل لن يرى أي شيء تحتنا سوى مجموعةً من الأشجار والثلوج |
İçeri girmeyi başardık ama görecek bir şey yok. | Open Subtitles | لقد ولجنا إليها، لكن لا شيء هناك للرؤية. |
Hayatımda bundan daha önemli ve güzel bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك , أكثر جمالا وأهمية في حياتي من هذا |
Oğlumuzun içinde çocukça kartal rüyaları ve boğulan yaşlı bir adam dışında bir şey yok. | Open Subtitles | ويبدو أنه لا شيء هناك في ولدنا فقط بعض الأحلام الصبيانية حول النسور ورسومات حول رجل مسن |
"Benden af dilememelisin. Affedecek bir şey yok." | Open Subtitles | لا يجب عليكِ أن تستجدى مغفرتي " " لا شيء هناك للغفران |
Hiç bir şey yok orada. Sadece rüzgar ve kum. | Open Subtitles | لا شيء هناك فقط مجرد رمال ورياح |
Eğer listede değilsen senin için yapabileceğim bir şey yok ahbap. | Open Subtitles | إذا لم تكن على القائمةِ... لا شيء هناك يُمْكِنُني عْمَلهُ لَك، رفيقي. |
Orada hiçbir şey yok, birkaç parça eski robot pornografisi dışında. | Open Subtitles | لا شيء هناك عدا بضع قصاصات من مجلات الروبوت الخلاعية القديمة. |
- Gözünde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء هناك على الإطلاق في عينك. لا شيء ؟ |
-Size herşeyi anlatayım. -Açıklayacak birşey yok anne... | Open Subtitles | وأنا سأوضّح كلّ شيء لا شيء هناك للتوضيح أمي |
"Benden af dilememelisin. Affedecek birşey yok." | Open Subtitles | لا يجب عليكِ أن تستجدى مغفرتي " " لا شيء هناك للغفران |
Bana, bunu durduracak birşeyin olmadığını söylüyorsunuz. | Open Subtitles | إذن أنت تخبرني أنه لا شيء هناك يمكن أن يوقّف هذا |