Çocuğun senin o kadar ilginç olduğunu düşünmüyor. | TED | لا يظن اطفالكم أنكم بهذا المستوى من الشهرة. |
Ondan korkuyor, ama kamyonları onun soyduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | انه يخاف منه لكنه لا يظن انه يسرق الشاحنات |
O iş teklifinin numara olduğunu duydum. Baban seni iyileştiğini düşünmüyor. | Open Subtitles | أنظر لقد سمعت أن ذلك العرض مجرد مكيده والدك لا يظن أنك قد تحسنت فعلاً |
Çoğu örnekte insanlar taklit olduğunu düşünmez. | Open Subtitles | ما الذي نتحدث عنه؟ الامثلة الاكثر شيوعا هم الذين لا يظن الناس انهم مقلدون |
Veteriner hekim bir şeyi olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | الطبيب البيطري لا يظن ان هناك مشكلة معه |
İntikamcı olsa da aynı tarafta olduğumuzu düşünmeyebilir. | Open Subtitles | مع أنه مطبق للقانون فقد لا يظن أننا بنفس الجهة و نحاول أن نمسك بالشرير سوية |
En yakın arkadaşımın aklımı oynattığımı düşünmemesi için büyüyü kaldırır mısın? | Open Subtitles | هل يمكن ان تظهر حتى لا يظن أفضل صديق لي أنني سأفقد عقلي؟ |
Baba, çocuğun babası da intihar ettiğini düşünmüyor. | Open Subtitles | والدى والد الفتى نفسه لا يظن انه قتل نفسه |
Yangın alarmını benim verdiğimi düşünmüyor değil mi? | Open Subtitles | هو لا يظن بأنني سحبتُ جرس إنذار الحريق، أليس كذلك؟ |
Kötü haber. JT, Sam'in örgütteki tek bir üyeye saldıracağını düşünmüyor. | Open Subtitles | أخبار سيئة , جي تي لا يظن سام يسعي خلف عضو واحد |
Hiçbir doktor senin uygun olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | والذي لا يظن أي أحد من أطبائك أنه شيئًا تقدرين عليه |
Aynı kurallara uyması gerektiğini bile düşünmüyor ama gerektiğini biliyoruz. | Open Subtitles | هو لا يظن انه عليه اللعب بنفس القواعد ولكننا نعرف ان عليه كذلك |
Bizden iyi olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | أعرف أنه لا يظن نفسه أفضل منا. |
İnsan, hayvanları bu kadar özleyeceğini düşünmüyor. | Open Subtitles | لا يظن المرء أنه سيفتقد الحيوانات هكذا |
Sokak arkadaşı, evsiz olduğunu düşünmüyor. | Open Subtitles | شريكه في الزقاق لا يظن أنّه متشرد. |
Hatta Powell bile bunun üstesinden gelebileceğimizi düşünmüyor. | Open Subtitles | حتى باول لا يظن أننا سننجح في هذا |
Sadece hastayla aynı odada bulunmanın zor olduğunu düşünmez. | Open Subtitles | انه لا يظن ان تواجده بنفس الغرفة |
Jim'in eşcinsel olduğunu düşünmez çünkü gey biri ayakkabılarla dışarı çıkmaz. | Open Subtitles | لا يظن أن (جيم) شاذ الشاذ لن يغادر المنزل مرتدياً هذه الأحذيه |
-Hasta bile hasta olmadığını söylüyor. Neden böyle bir şeye razı-- | Open Subtitles | -الرجل لا يظن نفسه مريضاً، لماذا يستجيب لـ ... |
"Şey, Alex Karev ilişkimizin iyi bir fikir olmadığını söylüyor." | Open Subtitles | (أليكس كراف) لا يظن أن علاقتنا فكرة سديدة. |
Patronum Lincoln davasının bakılmaya değer olduğunu düşünmeyebilir ama bence değer. | Open Subtitles | رئيسي لا يظن أن قضية (لينكولن) تستحق النظر فيها لكنني أرى عكسه |
En yakın arkadaşımın aklımı oynattığımı düşünmemesi için büyüyü kaldırır mısın? | Open Subtitles | هل يمكن ان تظهر حتى لا يظن أفضل صديق لي أنني سأفقد عقلي؟ |