| Yapamazsın. İkisine birden sahip olamazsın. Ben veya o, seç! | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تحظي بالإثنان أما أنا أو هو، إختاري |
| Bana aşık olamazsın. Bunu konuşmuştuk. Sen bir çocuksun. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تغرمي بي لقد ناقشنا ذلك مسبقاً |
| Seni ele geçirmesine izin veremezsin, tamam mı? Seni değiştirmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تجعلي الأمر يسيطر عليكِ، لا تجعليه يغيركِ |
| Sana bunu yapmalarına izin veremezsin, nakle karşı direnmelisin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تدعيهم يفعلون هذا بكِ، يجب أن تقاومي عملية النقل. |
| Bugün mü? İyi de o işi öylece yapamazsınız. | Open Subtitles | اليوم , لا يمكنكِ أن تفعلي ذالك بهذه الطريقة |
| Birşey vermeden birşey alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تحصلي على شيء مقابل لا شيء, تعرفين ذلك. ولكن, ليس عندي أي.. |
| Biliyorsun, iblislere ve insanlara karşı asla çok dikkatli olamazsın. | Open Subtitles | أتعلمين، لا يمكنكِ أن تكوني حذرةً للغاية مع الشياطين و البشر |
| Prue, ciddi ciddi onu dinliyor olamazsın. | Open Subtitles | برو، لا يمكنكِ أن تكوني جادّة في اعتبار هذا |
| Onların kızı olamazsın, bunun faydası olmaz. Mickey, anlat ona. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تصبحي ابنتهما، لا تجري الأمور هكذا، أخبرها يا ميكي |
| Evet, çıkarmak zorundasın. Gelin benim; benden güzel olamazsın. | Open Subtitles | أجل، لابد أن تختفى، أنا العروس لا يمكنكِ أن تظهرى أفضل منى |
| Gerçekten de kendini öldürtebileceği bir savaşa gitmesi konusunda ona katılıyor olamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن توافقيه على ذهابه إلى الحرب .حيثيتسبببمقتله. |
| Evet, çıkarmak zorundasın. Gelin benim; benden güzel olamazsın. | Open Subtitles | أجل، لابد أن تختفى، أنا العروس لا يمكنكِ أن تظهرى أفضل منى |
| Hayır, başka birisine zorla veremezsin. O kadar basit değil. | Open Subtitles | لا، لا يمكنكِ أن تحوليه لغيركِ ليس بهذه السهولة |
| Burada ölmeme izin veremezsin. | Open Subtitles | أوه,لا يمكنكِ أن تدعيني أموت في هذا المكان. |
| Yapma Gaby Lynette ve Susan'ın kimlerle arkadaşlık edip etmeyeceklerine sen izin veremezsin. | Open Subtitles | بربكِ يا (جابي)، لا يمكنكِ أن تجبري لينيت) و (سوزان) على من يصادقانه) |
| Tanrım, ölmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | رباه , لا يمكنكِ أن تدعيه يموت |
| Benim adıma bu şekilde karar veremezsin. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تقرّري حياتي هكذا |
| 4 yıldır birlikte yaşadığın kocanı öylece bırakıp gidemezsin. Olmaz. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن تتركين زوجك هكذا أنتما معاً منذ 4 سنوات |
| Heyecanladım, ama böyle bir şeyi ortalık yerde öylece gündeme getiremezsin. | Open Subtitles | فرح جداً, لكن لا يمكنكِ أن أن تلقي علي شيئاً كهذا في العلن |
| Düğmeni öylece kapatamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنكِ أن ضغط زر تغيير طباعكَ بين ليلة وضحاها. |
| Buradan hiçbir şey alamazsın. | Open Subtitles | . لا يمكنكِ أن تأخذي شيئاً من هنا |