Bunlar, bir nesil boyu kölelerin sonsuz emeğiyle inşa edilmiştir. | Open Subtitles | هذه مبنية عبر أجيال بتزويد لا ينتهي من العمالة المستعبدة |
Zamanı sonsuz olarak düşünürüz. Ancak karadelikte bir şekilde zaman durur. | Open Subtitles | نعتبر أنّ الوقت لا ينتهي لكنّ الوقت يتوقّف داخل الثقب الأسود |
Ve ne yazık ki, şu anda kariyerimde de gördüğüm çok feci bir durumun içindeyiz ve bilinen bir şey de şudur ki, çılgınlıklar asla güzel sonla bitmez. | TED | لكن لسوء الحظ، وآسفا أقول أننا تحت وطأة أخطر هوس وأواجهه في مسيرتي والحكمة أن أي هوس لا ينتهي على خير |
Ama sen olunca hiç bitmiyor değil mi? | Open Subtitles | لكنبالنسبةإليك.. فالأمر لا ينتهي قط، صحيح؟ |
Baslangiçta birkaç tane ama sonrasinda giderek artan sonu gelmeyen yasayan ölüler ordusunu. | Open Subtitles | فقط بضعهم في بادئ الأمر لكن بعد ذلك أكثر فأكثر جيش لا ينتهي من اللاموتى |
Sırt üstü uzanmış yıldızları seyrederken zaman akıp gitmesine rağmen hiç bitmeyecek gibiydi. | Open Subtitles | أتذكر التمدد على ظهري لما بدا و كأنه وقت لا ينتهي أحدق في النجوم |
Ve bu süreç şüpheyle birlikte gidiyor, onunla hiç bitmeyen bir sohbet ve bazen ona karşı bilinçli bir meydan okuma içeriyor. | TED | وهو يمضي يدا بيد مع الشك، في حوار لا ينتهي معه، وأحيانا في تحد واع له. |
Şimdi, eğer Japonya'da bir iş yapmaya çalışıyor olsaydım bu sonsuz bir hayal kırıklığı olurdu. | TED | إن حاولت أن تبدأ عملك الخاص في اليابان، سوف يؤدي بك هذا الأمر إلى إحباط لا ينتهي. |
Bazen dünyanın sonsuz suyla dolu olduğunu düşünüyoruz. | TED | غالبا نعتقد أن العالم مملوء بماء لا ينتهي. |
Bu sonsuz günü sonsuz bir gece yap | Open Subtitles | ولا يجعل لهذا اليوم نهاية ليلاً لا ينتهي |
Tıpkı savaş gibi - kontrol dışı, sonsuz ve nedensiz. | Open Subtitles | .كالحرب. خارج عن السيطرة , لا ينتهي , ليس له سبب |
"Bir şeyin güzelliği sonsuz neşedir Hoşluğu artar, asla ve asla..." | Open Subtitles | ان الجمال لسعادة ابدية ,انه الحب والقداسة انه لا ينتهي الى اللا شيء بل يبقى ليضفي السريرة الهادئة |
Şeytan bana kendi oğlumu katledersem işkencesiz geçecek bin yıl ve sonsuz altın teklif etti. | Open Subtitles | لقد عرض علي لوسيفير 1000 سنة أعذّب كيف أشاء وذهب لا ينتهي ,إن ذبحت إبني |
Hayır. Telefon açıp "seni artık sevmiyorum" diyene kadar bitmez. | Open Subtitles | كلا، لا ينتهي الأمر إلا عندما ترفعين السمّاعة، |
Ölümlü kızlarla düşüp kalkarsanız sonu asla iyi bitmez. | Open Subtitles | عندما تختلطون بفتيات فانيات, فالأمر لا ينتهي بصورة جيدة |
Daha çok erken, 7:00'ye kadar dersi bitmez. | Open Subtitles | ًمازال الوقت مبكر جدا.. والدرس لا ينتهي حتـى الساعه السابعه |
Haberlere çıktı hiç bitmiyor | Open Subtitles | كان على هذه الانباء. انه لا ينتهي أبدا. لا شيء من ذلك. |
Bi annenin işi hiç bitmiyor . Siz ikiniz kendinize hakim olun . | Open Subtitles | عمل الأم لا ينتهي أبداً أنتما، أحسنا التصرف |
Ayrıca sonu gelmeyen itaatsizlikten bıkmış durumdayım. | Open Subtitles | و أنا مُتعب من هذا العصيان الذي لا ينتهي |
Bu kadar geç kaldığım için özür dilerim. sonu gelmeyen işler. | Open Subtitles | آسف لتأخري الشديد العمل لا ينتهي |
Sanki, uyanacaksın, ve bunu biliyor olacaksın, uyumaya devam edeceksin ve bu hiç bitmeyecek, asla bitmeyecek, asla bitmeyecek. | Open Subtitles | مثل، أن تستيقظ، وأنت تعلم ذلك ثم تعود للنوم وهذا لا ينتهي أبدا، لا ينتهي أبدا |
Bunlarınki hiç bitmeyecek sanki. | Open Subtitles | لا ينتهي الأمـر أبدا مـع هـذان |
Gelmiş geçmiş en büyük tehlike hiç bitmeyen tehlikedir. | Open Subtitles | الخطر الأعظم للجميع هو الخطر الذي لا ينتهي |