demeleri gibi. Bu ayakkabılarda işe yaramıyor ve bizim vücudumuz ayaklarımızdan kat ve kat daha karmaşık. | TED | هذا لا ينفع مع الأحذية، وأجسامنا أكثر تعقيداً من أقدامنا بمرات عديدة. |
İşe yaramıyor, onu koltuğa yatıralım...çabuk! | Open Subtitles | هذا لا ينفع ، لنضعها على الأريكة، بسرعة هيا |
İşe yaramıyor. Bayılmak eskiden seyirciyi çılgına çevirirdi. | Open Subtitles | هذا لا ينفع يا مارتي هذا الاداء يقتلني يا رجل |
Kanamayı durdurmak için başka şeye ihtiyacım var. Olmuyor. | Open Subtitles | أنا أحتاج إلى شيء آخر لوقف النزيف هذا لا ينفع |
Eski adalet sistemi artık Yürümüyor. | Open Subtitles | أن نظامه القديم كقِدم العالم لا ينفع. |
Tamam, bakın, eğer sizler beni rahatlatmaya çalışıyorsanız bu şekilde işe yaramaz ve aslında gerçekten çok ürkütücü. Sizden onun hakkında güzel şeyler söylemenizi istiyor. | Open Subtitles | فان هذا لا ينفع حقا اعتقد ان هذا مريب قليلا |
Dediğin şeyi yapmaya çalışıyorum, ama işe yaramıyor. | Open Subtitles | حسنا، كنت أحاول فعل ما طلبت لكنّه لا ينفع. |
Görünüşe göre işe yaramıyor muhtemelen tek düşünebildiğim senin masanda mı onunkinde mi yaptığınız olduğu için. | Open Subtitles | و من الواضح أن هذا لا ينفع , ربما لأنه كل ما أفكر به هو لو انكما تغازلتما على مكتبك أم مكتبها؟ |
- Acele et. Morarmaya başladı. - İşe yaramıyor. | Open Subtitles | , ان لونه يتحول للأزرق حسنا, هذا لا ينفع |
Adaleti kendi eline almanda bir fayda yoktur. İntikam gerçekten işe yaramıyor. | Open Subtitles | ليست هناك منفعة من أخذ القانون بيديكَ الإنتقام لا ينفع حقاً |
Bilineni belirtmek gibi olmasın ama karantinan işe yaramıyor. | Open Subtitles | لا أجد حلاً واضح ولكن الحجر الصحي لا ينفع |
Ayrıca, onu aklından çıkarmak için bir şeye ihtiyacın olduğunu biliyordum ama görüyorum ki bu yemek pek işe yaramıyor, o yüzden... | Open Subtitles | وعلاوةً على ذلك , لقد عَلمِتُ بأنكَ إحتِجتَ شيئاً لكيّ يبعد تفكيرك عنها، لكن بإمكاني رؤية بأن هذا العشاء لا ينفع لذا... |
Bunu söyleyip duruyorum fakat bir işe yaramıyor o yüzden ben de oraya gidip onların dikkatini dağıtmayı düşündüm... | Open Subtitles | هذا ما أواصل قوله لكنه لا ينفع لذلك كنت أفكر أن أذهب هناك واقوم بصرف ذهنهم |
Başkanım, gelişmiş sorgu teknikleri işe yaramıyor. | Open Subtitles | سيدي الرئيس ذلك النوع من الإستجواب لا ينفع |
Açıkçası bu işleri programa koyarken daha ciddi olmamız gerekiyor çünkü birbirimize saygılı olmamız tek başına yeterli Olmuyor. | Open Subtitles | أعنى, أنه علينا أن نكون جاديين أكثر فى تنظيم تلك الأشياء لأن احترام بعضنا فحسب لا ينفع |
Ve böyle olabilir, ama bu şekilde Olmuyor çünkü... | Open Subtitles | بعدها تصبح مثل هذا, ولكن هذا لا ينفع لأن كله... |
Jenny'nin düzelttiği konuşma, pek Olmuyor. | Open Subtitles | هذا البيان التي أتت به جيني أنه لا ينفع |
Bu iş Yürümüyor, Viktor. | Open Subtitles | ان هذا لا ينفع يا فيكتور |
İsimlerimizi açıklarsak bu program işe yaramaz, biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم بأن هذا البرنامج لا ينفع إلا إذا كنت مجهول الهويه |