"لا يوجد سوى" - Translation from Arabic to Turkish

    • başka bir şey yok
        
    • Sadece bir
        
    • sadece iki
        
    • kişi var
        
    • var sadece
        
    Teksas'ta ise bir kaç çöl tilkisinden başka bir şey yok. Open Subtitles في تكساس لا يوجد سوى مجموعه من الكلاب البريه , وما شابهها
    Tıkının. Kahretsin adamım. Kemiğin üstünde yağdan başka bir şey yok. Open Subtitles تبا يا رجل, لا يوجد سوى الشحم على هذا العظم, أعطني قطعة أخرى
    Tanrım, gelip giden adamlardan başka bir şey yok. Open Subtitles لا يوجد سوى هؤلاء الاشخاص اللذين يستمرون بالتنقل
    Sadece bir avuç zavallı, cinsel dürtü sahibi erkekler var. Open Subtitles لا يوجد سوى بعض الفتية المساكين لديهم شؤون عاطفيّة غريبة.
    Mahkemeye ait acemi şemasına göre burada sadece iki yer kullanılabilir. Open Subtitles لا يوجد سوى مكانين متاحين فقط في مخطط تدريب الطب الشرعي
    Bizi buraya kadar izleyecek tek bir kişi var. Open Subtitles لا يوجد سوى رجل واحد يُمكنه أن يتتبعُنا هنا بالأسفل.
    Kanun yok. Bizim gibi, kurtulanlardan oluşan gruplar var sadece. Open Subtitles لا يوجد قانون لا يوجد سوى جماعات من الناجين مثلنا
    Dışarıda yeryüzünden başka bir şey yok. Sebep nedir? Open Subtitles لا يوجد سوى التراب في الخارج لماذا ذلك ؟
    Kötü haber doktor, her yönde sudan başka bir şey yok! Open Subtitles لديّ أنباء لك أيّها الطبيب! لا يوجد سوى البحر بكلّ اتجاه!
    Bir eczane dolusu ağrı kesiciden başka bir şey yok. Open Subtitles لا يوجد سوى ما يعادل صيدليةً من مسكناتِ الألم
    Burada, az miktardaki karbon dioksit gazından başka bir şey yok. Open Subtitles لا يوجد سوى نسمات ضئيلة من ثاني أكسيد الكربون
    Eğer doğu dersen orada bataklık ve çamurdan başka bir şey yok. Open Subtitles إذا ذهبت شرقا، لا يوجد سوى المستنقعات والبرك المائية.
    Ortada cesetler, kanıt ya da başka bir şey yok ama içgüdüm ve 25 yıllık polislik tecrübem var. Open Subtitles لا توجد جثث و لا أدلة لا يوجد سوى حدسي و 25 سنة من العمل للشرطة
    Ama benim için Hüzün ve sıkıntıdan başka bir şey yok Open Subtitles لكن لا يوجد سوى الأسى واليأس بالنسبة إلي
    En iyisi Sadece bir tane varken bu işten vazgeçmek. Open Subtitles وأفضل شيء نفعله هو إنهاء ذلك، ما دام أنه لا يوجد سوى واحداً هناك
    Dünyada, hiç sorun olmayan Sadece bir tek iş var. Open Subtitles لا يوجد سوى عملاً واحداً بالعالم ليس فيه مشاكل
    Burada arkadaş falan yok. Sadece bir mejnun var... Open Subtitles لا يوجد صديق هنا ..لا يوجد سوى عاشق مهجور
    Bu şehirde sadece iki doğum uzmanı var. Open Subtitles لا يوجد سوى اثنين من درجة البكالوريوس في هذه البلدة.
    Şehirde sadece iki tane yetimhane var. Open Subtitles لا يوجد سوى اثنين من دور الأيتام في المنطقة.
    sadece iki kat var Oradan düşerse ölmez yapabileceği tek şey bacağını kırmak Open Subtitles لا يوجد سوى طابقين، لن تـتسبب إلا في كسر ساقها
    Yeryüzünde babanın şifrelerini çözebilecek iki kişi var. Open Subtitles لا يوجد سوى شخصين فى العالم يمكنهما فك شفرة ملفات والدك
    Virüsün insan bedeniyle uyum sağlayabildiği belli başlı birkaç yol var sadece. Open Subtitles لا يوجد سوى عدد محدود من الطرق الفيروس يمكن أن تتكيف ليدرك مستجيبات البشرية.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more