1990'dan beri tekrar Berlin'de. Doğu'da ve Batı'da çeşitli ev adresleri var. | Open Subtitles | عاد لبرلين منذ العام 1990 العديد من عناوين صناديق البريد شرقا وغربا |
Ticari bir uçakla Pekin'e gitmiş, oradan da Berlin treniyle geri dönmüş. | Open Subtitles | لقد اخذ رحلة تجارية لبكين ثم انعطف عائدا على متن قطار لبرلين |
Berlin'in tamamına belediye başkanı seçilmesi, Ruslar tarafından veto edilmişti. | Open Subtitles | انتخابه كعمدة لبرلين جميعها لاقى رفضًا روسيًا بحق الفيتو |
Sokolovsky "Hayır sokaklara değil ama Berlin yakınlarına getireceğim." dedi. | Open Subtitles | فرد سوكولوفسكي: كلا، ليس في الشوارع بل سأمركزها بمكان أقرب لبرلين |
Fakat Doğu Berlin'e giden Batı Berlinliler, taciz ediliyordu. | Open Subtitles | لكن أهل برلين الغربيون الذين انتقلوا لبرلين الشرقية تعرضوا للأذى |
Her ay binlerce Doğu Alman, açık Berlin sınırından kaçıp Batıya sığındı. | Open Subtitles | كل شهر، كان الآلاف من الألمان الشرقيين يفرون عبر الحدود المفتوحة لبرلين ويلجأون إلى الغرب |
Bu Berlin'in tek bir şehir olarak geçireceği son saatiydi. | Open Subtitles | إنها كانت الساعة الأخيرة لبرلين كمدينة واحدة |
Müttefikler açısından kapalı sınırlar gergin Berlin meselesini dengelemişti. | Open Subtitles | بالنسبة للحلفاء، رسّخت الحدود المغلقة الوضع المتوتر لبرلين |
Bir Amerikan askeri konvoyu, D. Almanya içinden otoban yoluyla Berlin'e gönderildi. | Open Subtitles | تم إرسال قافلة للقوات الأمريكية لبرلين بالطريق السريع عبر ألمانيا الشرقية |
Plan Doğu Almanya'nın tepkisini ölçmek ve Berlin'e müttefik giriş-çıkış yetkisini yeniden tasdik etmekti. | Open Subtitles | كانت الخطة هي جس نبض ،رد فعل ألمانيا الشرقية وإعادة التأكيد على حقوق التحالف في الوصول لبرلين |
Yanında General Lucious Clay, Berlin Hava Nakliyesi kahramanı bulunuyordu. | Open Subtitles | ،كان يرافقه الجنرال لوشيوس كلاي بطل الجسر الجوي لبرلين |
Hayır! Hayır! Aniden Berlin'e çağrıldım da, yarın sizin ofise uğrayıp paketi alabilirim. | Open Subtitles | لا لا لا لقد اُستُدْعِيتُ لبرلين على نحو فجائي أستطيع أن أكون في مكتبك غداً صباحاً لألتقطه |
Hayır, hayır. İşe bakın ki beklenmedik bir şekilde Berlin'e çağrıldım. Yarın sabah ilk iş onu almak için ofisinize uğrayabilirim. | Open Subtitles | لا لا لا لقد اُستُدْعِيتُ لبرلين على نحو فجائي أستطيع أن أكون في مكتبك غداً صباحاً لألتقطه |
Volkov, Berlin'in yeri ve zamanı hakkında bilgi aldığında bana bildir. | Open Subtitles | أخبريني عندما يحصل فولكوف على التوقيت و المكان لبرلين |
Şimdi iki seçeneğin var, ya beni Berlin'e götürürsün... ya da Berlin'i sana ben getiririm. | Open Subtitles | لديك خيارين إما أن تقودني لبرلين أو أن أقودك إليه |
Volkov'un Berlin ile buluşacağı yeri ve zamanı bilirsem, | Open Subtitles | أخبريني عندما يحصل فولكوف على التوقيت و المكان لبرلين |
- Berlin'e gönderiliyormuş. - Evet, burada. Bir dakika. | Open Subtitles | ذاهب لبرلين نعم هي هنا، انتظر لحظة |
Veda geçidinden sonra Berlin'e son bir ziyaret gerçekleştirdi. | Open Subtitles | ،بعد موكب وداع قام بزيارة أخيرة لبرلين |
Berlin'in açık sınırı, Doğu Almanlara parıldayan Batı'ya; Sovyet ve Doğu Alman liderlerin bitirmek istedikleri, giriş imkanı verdi. | Open Subtitles | الحدود المفتوحة لبرلين منحت الألمان الشرقيين حق الوصول إلى الغرب البرًاق وهو الأمر الذي كان يرغب قادة السوفيات والألمان الشرقيين في إنهائه |
Dört-Güç anlaşmasını bitirme onayı vermesi, Batı Berlin'in Komünist Doğu Almanya'ya teslim edilmesi talepleri, yeni büyük bir krize işaret etmekte. | Open Subtitles | بالموافقة على إنهاء معاهدة القوى ،الأربعة الحاكمة لبرلين الغربية وتسليم المدينة لألمانيا الشرقية الحمراء، مما يلوح بأزمة كبيرة |