Korku dolu evimden kaçınırken benimle Kaldığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | حسناً شكراً لبقائك معي لأني اختبء من منزلي لا مشكلة |
Burada tıkılı Kaldığın için üzgünüm ama bu hafta çok doluydum. | Open Subtitles | أنا متأسفٌ لبقائك هنا طوال هذه الفترة ولكنّني كنت مشغولاً طوال الأسبوع |
Ve sana Hotel Central Lockup'ta Kaldığın için teşekkürü bir borç bilirim. | Open Subtitles | . وشخصيّاً أريد أن أشكرك . لبقائك هنا في حجز الفندق |
Hayatta olduğun için kendini şanslı mı sayıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتبري نفسك محظوظة لبقائك على قيد الحياة؟ |
- Ne olursa olsun burada kalmanın senin için güvenli olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | فقط مهما حدث أنا لا أظن أن هذا المكان آمن لبقائك فيه |
Burada olmana sevindim. Kaldığın için teşekkürler. | Open Subtitles | مسرورةٌ لوجودك هنا، شكراً لبقائك |
Ama iyileştiğine göre artık orada kalman için başka bir sebep yok mu? | Open Subtitles | ولكن بما أنها شـُفيت لا يوجد سبب آخر لبقائك هناك؟ |
Bir hafta daha Kaldığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | بالمناسبة، شكراً لبقائك إسبوعاً إضافي. |
Orada benimle birlikte Kaldığın için teşekkür ederim. | Open Subtitles | ...أنظري، أنظري ...شكراً ...لبقائك معي هناك |
Bütün gün burada yalnız Kaldığın için özür dilerim. | Open Subtitles | أتأسف لبقائك هُنا طوال اليوم وحيداً. |
- Benimle Kaldığın için teşekkürler. | Open Subtitles | -شكراً لبقائك برفقتي -على الرُّحب والسّعة |
Kaldığın için sağ ol ama sen de eve git artık. | Open Subtitles | شكرا لبقائك, لكن يجب ان تعودي للمنزل |
Burada Kaldığın için teşekkürler Michael. Bunu takdir ediyorum. | Open Subtitles | شكراًلك, (مايكل), لبقائك, فعلاً أقدر ذلك |
Hayatta olduğun için kendini şanslı mı sayıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتبري نفسك محظوظة لبقائك على قيد الحياة؟ |
Hayatta olduğun için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنت محظوظة لبقائك على قيد الحياة أنا مسرور للغاية. |
Bunca yıldır bekâr bir anne olduğun için sana gerçekten saygı duyuyorum. | Open Subtitles | أقصد أنني بالفعل أحترمك لبقائك أماً عزباء لكل هذه السنوات |
Toksinler kısmen tükenip, etkileri azaldıktan sonra yani hayatta kalmanın tek açıklaması bu. | Open Subtitles | مع تبدد السموم جزئيا كانت الآثار صامتة هذا هو السبب الوحيد لبقائك حياً |
Hayatta kalmanın tek sebebi bir mesaj götürecek olman. | Open Subtitles | السبب الوحيد لبقائك حيا هو أن توصل رسالة |
Doktor senin hayatta olmana bile şaşırdığını söyledi. | Open Subtitles | قال الطبيب أنّه متفاجئٌ لبقائك حيّاً. |
Eğer istersen senin için kendimi ortaya atar ve kalman için savaşırım. | Open Subtitles | لذا، إن أردت، فسأساندك وسأقاتل لبقائك |
Hala canlı olmanın tek sebebi John Rooney'nin oğlu olman. | Open Subtitles | السبب الوحيد لبقائك حيا هو أنك إبن جون رونى |
Hayatta olduğunuz için çok şanslısınız. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة للغاية لبقائك على قيد الحياة |