Bir kız, erkeklere çekici görünmek için daima böyle şeyler yapar. | Open Subtitles | تستطيع الفتاة أنْ تفعل دائماً أشياء لتبدو أكثر جاذبية بالنسبة للأولاد. |
Daha genç görünmek için büyük bir çaba harcıyordu. | Open Subtitles | ولكنها بذلت جهداً كبيراً لتبدو في الـ 35 |
- Sadece korkutmak için, olayın gerçekçi görünmesi için duvara bir el ateş edecekti. | Open Subtitles | كان من المفروض أن تكون طلقة تحذير على الحائط لتبدو الأمور حقيقية |
Plan botla kuşların etrafında uçmak, ama bu uzak bir hayal gibi görünmeye başlıyor. | Open Subtitles | الخطة هي ان تطير لطيور جنبا إلى جنب مع الزورق, ولكن هذه هي البداية لتبدو وكأنها حلم بعيد المنال. |
Birkaç kelimeyi yanlış yazdım. Bu sefer sen yapmışsın gibi görünecek. | Open Subtitles | لقد قمت بأخطاء إملائية لبعض الكلمات لتبدو هذه المرة كأنها لك |
Bu kadar duysal görünmene gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة بك لتبدو متعاطفاً. |
- Bizim starımızın onun gözünde domuzcuk gibi görünmesini istemeyiz, değil mi? | Open Subtitles | نحن لا نريد نجمنا لتبدو وكأنها خنزير قليلا تبول في عينيها الآن، هل نحن؟ |
Her ölüm farklı başka bir şey gibi gösterilmeye çalışılmış. | Open Subtitles | كل ميتة منها مختلفة تم إرتكابها لتبدو أشبه بشيء آخر |
Neden deli görünmek için bu kadar çok çabalıyorsun ki? | Open Subtitles | لماذا تحاول فعل الأشياء الصعبة لتبدو مجنوناً؟ |
Muhteşem görünmek için muhteşem paralar harcamaya gerek yok. | Open Subtitles | لست بحاجة لإنفاق مليون لتبدو بصورة مليون |
Kurşun geçirmez yeleği güzel görünmek için giymiyorsunuz. | Open Subtitles | فأنت لا ترتدي السترة المانعة للرصاص تحت قميصك لتبدو جميلاً |
Genç görünmek için elinizden geleni yapın, başlangıç olarak şu sakaldan kurtulun... | Open Subtitles | عليك أن تفعل ما بوسعك لتبدو أصغر بدأً باللحية |
Eğitimsiz biriymiş gibi, çete üyesiymiş gibi görünmek için elinden geleni yapman sorun. | Open Subtitles | مشكلتي أنّك تمضي في طريقك لتبدو كغير متعلّم وكعضو عصابة |
Hayır, o farklıydı. Bu cesetler düzenlenmişti, tıpkı şöyle görünmesi için... | Open Subtitles | كلّا، هذا مختلف، إذ أن الجثة في هاتين الصورتين تمّ تهيئتها وكساؤها لتبدو |
Hayır, cinayetlerden birinin kalp krizi gibi görünmesi sağlanmış. Kalp krizi. | Open Subtitles | لا، إحدى الجرائم تم ترتيبها لتبدو كأزمة قلبية. |
ilginç görünmesi için alaycı bıyıklardan bırakacaksın ama ilginç olmakla ilgilenmeyeceksın ve benim bunlarla ilgili bir sorunum yok. | Open Subtitles | وسينمو لديك ذلك الشارب السُخري لتبدو مثيراً للإهتمام ولكنك لن تكون كذلك، وانا غير موافقة على هذا |
Ama saatler ilerledikçe işler 64 ve 65'in iç karartıcı bir tekrarı gibi görünmeye başladı. | Open Subtitles | لكن بضع ساعات في، الذي كان بداية لتبدو وكأنها تكرار محبط من '64 و'65. |
Sen küçükken dilimleri aslan yelesi gibi görünecek şekilde koyardım. | Open Subtitles | أتدرين؟ حينما كنتِ صغيرة اعتدت أن أشكل لكِ الشرائح لتبدو كشكل أسد |
Bu kadar duysal görünmene gerek yok. | Open Subtitles | لا حاجة بك لتبدو متعاطفاً. |
Ne, onların duba gibi görünmesini mi istiyorsun? | Open Subtitles | ما، هل تريد منهم لتبدو وكأنها عمال التمديدات الكهربائية؟ |
Kalp krizi doğal gösterilmeye çalışılmış ama epinefrin ile tetiklenmiş. | Open Subtitles | الأزمة القلبية كانت مقصودة, لتبدو الوفاة طبيعية لكنها كانت محفزة بالايبنيفرين |
Ceset oraya hayvan saldırısı gibi görünsün diye mi getirilmiş? | Open Subtitles | هل تم نقل الجثة لتبدو كأنها بسبب هجوم أحد الحيوانات؟ |
Faturaların farklı yerlerden olduğunu göstermek zorundayım yoksa bu işi yapamam. | Open Subtitles | يجب أن أظهر الفواتير لتبدو وكأنها من أماكن مختلفة ، وإلا فلن أستطيع |
Dâhi gibi görünebilmek için kendine basit sorular sormayi kes. | Open Subtitles | توقّف عن سأل نفسك أسئلة سهلة لتبدو وكأنكَ عبقريّ |