Sonuna kadar mortgage, bir kredi kartını ödemek için diğerini kullanmak. | Open Subtitles | كل شئ مرهون حتى المقابض، إستخراج بطاقة إئتمان لتسديد ديون الأخرى |
Bu çöplükte borçlarını ödemek için bir şeyler gizlemiş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أن هنالك شئ مخبأ في هذه القمامة لتسديد ديونك |
Ama şimdi okul borçlarını ödemek için sadece 100 kağıt alıyorum. | Open Subtitles | كان يجب أن يكون لديّ مئة ألف دولار لتسديد نفقات الدراسة |
Seni heyecanlandıran projelerde yer almak istersin ama aynı zamanda faturayı da ödemen gerekir. | Open Subtitles | لكن في بعض الأحيان تضطرين لتسديد الفواتير |
Sosyal çıkar, bir kredinin faizini dolar yerine hizmet yoluyla geri ödemenin bir yoludur. | TED | الفائدة الاجتماعية هي طريقة لتسديد الفوائد على القرض من خلال الخدمات، بدلًا من الدولارات. |
Sattığı bilgisayarların yüzde 75'ini geri kazandık ve BestBuy'a iade ettik ve ödeyemediğimiz bilgisayarlar için bir geri ödeme planı çıkardık. | TED | نحن استعدنا 75 بالمئه من أجهزة الكمبيوتر التي باعها وأعدناها للمحل، وجئنا بخطه ماليه لتسديد أجهزة الكمبيوتر التي لم نستطيع إعادتها. |
Ona borcunu ödemesi için tüm yolları bulmaya razıyım. | Open Subtitles | أستطيع دائما العثور على طرق أخرى له لتسديد دينيه |
Bu ayki faturalar için paramız ancak yetecek. | Open Subtitles | معنا أموال بالكاد تكفينا لتسديد فواتيرنا هذا الشهر |
Ama varsa bedelini ödemek için hazır olsan iyi edersin. | Open Subtitles | ولكن إن وُجد، فخير لكَ أن تكون مستعدًّا لتسديد دينكَ |
Bakiyemiz sıfırın altında ve bankaya borcumuzu ödemek için hiçbir şey yapamıyoruz. | Open Subtitles | لدينا اموال أقل من الصفر و لا توجد طريقة لتسديد قرضنا البنكي |
Borçları ödemek için tutumlu olmalıydık, ama bu bizim geleceğimizdi ve evi yapmalıydım. | Open Subtitles | نحن كان لا بُدَّ أنْ نَشْدَّ أحزمتَنا لتسديد دُفْعاتِ القرضْ ,لَكنَّه كَانَ مستقبلَنا وأنا وَصلتُ إلى تَشْييدُ بيتِي |
Borçları ödemek için tutumlu olmalıydık, ama bu bizim geleceğimizdi ve evi yapmalıydım. | Open Subtitles | نحن كان لا بُدَّ أنْ نَشْدَّ أحزمتَنا لتسديد دُفْعاتِ القرضْ ,لَكنَّه كَانَ مستقبلَنا وأنا وَصلتُ إلى تَشْييدُ بيتِي |
D'artagnan, sana borçluyum. Gösterdiğin cesaretinin karşılığını ödemek için ne yapabilirim? | Open Subtitles | دارتانيان , انا مدين لك ماذا يمكن أن أفعل لتسديد الشجاعة التي أظهرتها لي ؟ |
Ben 20 yıl, kredi kartı borcunu ödemek için çalışmadım. | Open Subtitles | أنا لم تنجح 20 عاما لتسديد مشروع قانون فيزا. |
On dokuz yaşındayken bazı belalı adamlara ödemek için, altı bin dolar lazım oldu. | Open Subtitles | كنت أحتاج إلى ستة آلاف دولار لتسديد ديوني |
Unut bunu. Elektrik faturasını ödemek için kemik iliğimi satmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | انسي الأمر ، اضطررت لبيع كل نخاعي لتسديد فاتورة الكهرباء |
Evet, maçlarda tezahürat ederiz ama bu sadece kirayı ödemek için. | Open Subtitles | أجل ، نحن نقوم بالتشجيع أثناء المباريات و لكن تلك مجرد وسيلة لتسديد الأقساط |
Alex, şimdiki maaşını düşünürsek bütün borcunu ödemen 20 yıldan fazla sürecek! | Open Subtitles | (أليكس)، بناءً على راتبك الحالي، ستستغرق 20 عام لتسديد كامل المبلغ! |
Borcunu ödemen için Bay Shioma sana bir aydan fazla verdi. | Open Subtitles | منحك السيد (شيوما) مهلة أكثر من شهر لتسديد ديونك |
Bu borcu ödemenin vakti gelmedi mi? | Open Subtitles | ألمْ يحن الوقت لتسديد هذا الدين؟ |
Borcunu ödemenin en hızlı yolu burada çalışmak. | Open Subtitles | أسرع طريقة لتسديد ديونك هي العمل. |
Farkındayım, liste kabarık. Bana ödeme yapman gerekebilir. | Open Subtitles | أعرف أنها كثيرة، لعلك مضطراً لتسديد دينك |
Ona para ödemesi için onu bu tabloları almaya zorlamıştır. | Open Subtitles | لابد أنها تريد بيعها لتسديد الديون |
Bazen yemeğini beğenmez bazen işte kötü bir gün geçirmiştir bazen faturalar çok gelmiştir, bazen hava kötüdür. | Open Subtitles | في بعض الأحيان لا يعجبه طبخكِ في بعض الأحيان يكون يومه سيء بالعمل في بعض الآحيان يدفع الكثير من المال لتسديد الفواتير في بعض الآحيان يكون مزاجه سيء |