Bu çok kötü. Amy daha sonra özür dilemeye gelecek. | Open Subtitles | هذا يبدوا سيء أيمي ستأتي اليكم فيما بعد لتعتذر |
özür dilemeye geldiysen koltuk değneğinle bana vurmanı affediyorum. | Open Subtitles | إن جئت لتعتذر فأنا أسامحك على ضربي بعكازك |
Umarım bugün görüşmede yaptıklarından dolayı özür dilemek için buradasındır. | Open Subtitles | أعتقد أنك هنا لتعتذر عما فعلته في مقابلتك الشخصية اليوم |
özür dilemek için... 5 dk içinde... beni ara. | Open Subtitles | لديك خمس دقائق بعد ان اذهب . اتصل لتعتذر لي |
- Özür dileyecek bir şey yok Binbaşı. | Open Subtitles | فعلنا أفضل ما يمكن لا شيء لتعتذر عنة |
Özür dilemene gerek yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء لتعتذر عنه |
Adımı karaladığın için özür dilemeye gelmeni beklemiyordum. | Open Subtitles | لا اتوقع منك أن تأتي هنا لتعتذر عن تشهيرك بي |
Bunca yıldır bana nasıl davrandığını anladın ve özür dilemeye mi geldin? | Open Subtitles | وبذلك ادركت كيف كنت تعاملني كل تلك السنين؟ واتيت لتعتذر |
Chris. özür dilemeye geldin, değil mi? Ha? | Open Subtitles | كريس لقد جئت لتعتذر صحيح؟ لتقول آسف؟ |
Pezevengin oğlu. Buraya özür dilemeye gelmedin. Bunu yüzüme çarpmaya geldin. | Open Subtitles | يابن العاهرة، لم تأتِ إلى هنا لتعتذر |
Bunu takdir ediyorum, ama tüm yolu benden özür dilemek için gelmediğini söyleyebilirim. | Open Subtitles | أقدِر لك هذا، لكنني أعرف أنك لم تأت كل هذه المسافة فقط لتعتذر لي. |
Tıpkı planladığım gibi, kendi sebep olduğu saldırı nedeniyle senden özür dilemek için seni tekrar görmek isteyecek. | Open Subtitles | ستبحث عنك لتعتذر إليك على ما اعتبرته اعتداءً فتسببت فيه كما خططت. |
Sadece özür dilemek için aramadın değil mi ? | Open Subtitles | أنت لم تتصل فقط لتعتذر ، أليس كذلك؟ |
- Özür dileyecek bir şey yok Binbaşı. | Open Subtitles | فعلنا أفضل ما يمكن لا شيء لتعتذر عنة |
Ve sen de onu aramayacaksın çünkü Özür dileyecek bir şey yapmadın.. | Open Subtitles | ولن تتصل بها لانه ليس لديك سبب لتعتذر |
Bu gece 9'da beni arayıp Özür dileyecek. | Open Subtitles | سوف تتصل بي الليله لتعتذر |
Direnemedik. - Özür dilemene gerek yok. | Open Subtitles | إياك، لست في حاجة لتعتذر |
Özür dilemene gerek yok. Sen bir şey yapmadın, o üzerine atladı. | Open Subtitles | ليس هناك شيء لتعتذر من أجله |
Özür dilemenize gerek yok. Teklifin süresi bir haftalık demiştik. | Open Subtitles | لا شيء لتعتذر من أجله لقد قلنا أن الصفقة ستكون على الطاولة لمدة أسبوع |
Özür dilemeni gereken bir durum yok. | Open Subtitles | ليس لديك شيئاً . لتعتذر بشأنه |
- Böyle olması gerekmezdi. - Özür dilenecek bir şey yok. | Open Subtitles | الطريقة التي حدثت بها - لا يوجد شيء لتعتذر عنه - |
Kilise dehlizinin camını kırdığın için özür dileyeceksin herhâlde. | Open Subtitles | جئتَ لتعتذر عن كسر النافذة في صحن الكنيسة حسبما أظنّ |
Ve hatalı olduğunda, özür dilemen gerektiğini bile bilmiyorsun. | Open Subtitles | ولست بالتهذيب لتعتذر عندما تخطئ |