Olaylar kötü gittiğinden, kız kardeşim geçen ay, bana bakmak için istifa etti. | Open Subtitles | وكان على أختي أن تترك عملها الشهر الماضي لتعتني بي عندما تسوء حالتي |
Hasta halasına bakmak için Juarez'e gitti, bu sırada Juarez'in öldürülen ve kaybolan kadınlarına neler olduğunu öğrendi. | TED | ذهبت الى خواريز لتعتني بخالتها المريضة و في سياق ذلك بدات تكتشف ما كان يحدث للمقتولات و المختفيات من نساء خواريز |
Ayrıca, bana bakacak bir kız da yok. | Open Subtitles | بالإضافة لذلك لا توجد لدي امرأة لتعتني بي. |
Ama Marshall buraya annene göz kulak olmak için gelmiştin hani? O sana göz kulak oluyormuş gibi görünüyor. | Open Subtitles | ظننت أنك هنا لتعتني بأمك، ويبدو أنها مَن تعتني بك |
İzinleri ayarlıyor, dekorları boyuyor ve yine de üç çocuğu ve kocasıyla ilgilenecek vakti bulabiliyor. | Open Subtitles | تتولى التراخيص و تدهن المسرح و رغم هذا لازال أمامها الوقت لتعتني بأولادها الثلاث و بزوجها |
Bak, gerçekten de benimle ilgilenmene ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أنصتي، لست محتاجاً حقاً لتعتني بي |
Annem öldüğünden beri, bilirsin, güçlü olan o olmak zorunda kaldı her şeyle ilgilenmek için. | Open Subtitles | كما تعلمين، منذ وفاة والدتنا، كان يجب أن تكون هي الأقوى لتعتني بنا وكل شيء. |
Evet, sadece ona bakman için değil, onu sevmen için de sana güvenen bir kızın da var. | Open Subtitles | أجل ، ولديك أيضاً ابنة تعتمد عليك ليس فقط لتعتني بها بل لتهتم بشأنها ، حسناً ؟ |
bakman gereken bir karın ve oğlun var. Git bunu yap. Gerçekten. | Open Subtitles | خذ زوجتك والولد لتعتني بهم اذهب وافعل , حقا |
30 yaşındaki bu kadın beyin hasarı olan ve gece gündüz ağlayan dört aylık bir bebeğe bakmak için gönüllü oldu. | Open Subtitles | هذه المرأة عمرها ثلاثون سنة تطوعت لتعتني بطفل عمره أربع شهور مصاب بدماغه, ويصرخ ليلاً ونهاراً |
Ailesine bakmak için yaptığı diğer fedakârlıklardan söz etmiyorum bile. | Open Subtitles | ناهيك عن التضحيات الكثيرة الأخرى التي قامت بها على الأرجح لتعتني بعائلتها |
Bazı geceler gider son zamanlarda çok hasta olan annesine bakmak için. | Open Subtitles | تغادر أحياناً في المساء لتعتني بامها المريضة |
Sana gelince! Hasta babamıza bakmak için evimize geldin. | Open Subtitles | وانتي، لقد اتيتي الى منزلنا لتعتني بوالدنا المريض |
R.J'a bakmak için bir saat içinde Bayan Neff gelecek ama ben işe geç kaldım. | Open Subtitles | ستكون السيدة نيف هنا خلال ساعة لتعتني ب آر جيه |
Ve sahip olduğuna bakacak taşşak yok sende. | Open Subtitles | وليس لديك الرجولة لتعتني بما هو لديك. |
Ve sahip olduğuna bakacak taşşak yok sende. | Open Subtitles | وليس لديك الرجولة لتعتني بما هو لديك. |
Ayasha ve bebeğine göz kulak olmak için büyükannemi terk edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أدع جدّتي لتعتني بها والطفل |
Siz ikiniz birbirinize göz kulak olun. | Open Subtitles | أيّتها الفتاتان، لتعتني كلّ منكما بالأخرى. |
Nerede benim seninle ilgilendiğim gibi ilgilenecek bir Yukarı Doğu Yakası kadını bulacaksın ki? | Open Subtitles | أين بالتحديد ستجد أمراة أخري من ساكني الجانب الشرقي الراقي .. لتعتني بك مثلي |
Benimle ilgilenmene ihtiyacım var. | Open Subtitles | أحتاج اليكِ لتعتني بي الآن |
yapımcıların başka işleri de vardır, ayrıca çekimle ilgilenmek için sen oradasın. tabi ki,ben varım. | Open Subtitles | المنتجون لديهم عمل أيضاً، وأنت هناك لتعتني بالتصوير |
Bana bakman için sana ihtiyaç duyarken sen ne cehennemdeydin? | Open Subtitles | أين كنتَ عندما أحتجت إليك لتعتني بي؟ |
Ve biz de düşündük ki, belki de bakman gereken biri olursa bizi çok daha iyi anlayabilirsin. | Open Subtitles | و نحن نعتقد أنكِ ربما ستفهمين الأمور بشكل أفضل إن كان لديكِ شيء لتعتني به بنفسك |