Şimdiden 60 cm'i geçen uzunluklarıyla... ormanın küçük sakinlerini tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | ،إنهم بطول 60 سنتيمتر حجمٌ كفيلٌ لتهديد قاطنيّ الغابة الذين يصغرونهم |
Yoksa yine özel dedektifini beni tehdit etmesi için göndermeyi mi yeğlersin? | Open Subtitles | أم أنك تريد أن ترسل في العين الخاصة لتهديد لي مرة أخرى؟ |
Onlar -- Onlar, sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde büyük tehdit altındalar. | TED | فهم معرضون لتهديد خطير فى الولايات المتحدة وحدها. |
Bu olası bir tehdide karşı kaslara ve organlara oksijen ve kan pompalayan oldukça ilkel ve önemli bir tepki. | TED | إنها استجابة مألوفة وضرورية جداً حيث يرسل الدم والأوكسجبن إلى الأعضاء والعضلات التي ربما أحتاجها في استجابةٍ سريعة لتهديد محتمل. |
Devletin bu tarz fikirlerine aykırı olarak bugünlerde yapılacak seçimlerin iç terör tehdidi de göz önüne alınarak, uyarlanması gerek. | Open Subtitles | قريب من البيت، مع الحكومة وسيلة قدما في استطلاعات الرأي، محور النقاش في الانتخابات العامة المقبلة اليوم تحول من اقتصاد لتهديد الارهاب الداخلي. |
Başsavcının sizi telefonla aramış senatörün yaşamının tehdit altında olduğunu belirtmiş. | Open Subtitles | وكيل النائب العام قال أنه إتصل بك و أبلغك أن حياة السيناتور معرضه لتهديد |
Dedi ki: "De Gaulle'ün hayatının bu adadan biri tarafından tehdit edildiği... | Open Subtitles | قال لو ان هناك اي احتمال لتهديد حياة الجنرال ديجول |
Ailemizi tehdit edecek kadar ahmak olan her kimse ondan öcümüzü alacağım. | Open Subtitles | واسمح لي أن أقول شئ أي شخص الذي يمتلك الحماقة بما فيه الكفاية لتهديد عائلتنا الثأر سيكون لي |
Küçük bir şantaj tehdit'inin beni... Bu cennetten uzak tutmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | أنا فقط لم أستطع السماح لتهديد بالإبتزاز ان يبعدني عن.. |
Sanki seni Birleşik Devletler Donanması tehdit etmiş gibi. | Open Subtitles | يبدو أني تعرضت لتهديد من البحرية الامريكية |
Çok öfkeli bir adamı, tam da öldürmek istediği adamı tehdit etmesi için kışkırttın. | Open Subtitles | لقد أرسلتَ رجلاً غاضباً جداً لتهديد شخص كان غاضباً منه |
Tam üç kez silahla tehdit edildim. | Open Subtitles | اتعلم , لقدت تعرضت لتهديد السلاح لثلاث مرات سابقة |
İsrail'i tehdit etmek için değil, ailesini korumak için burada değil mi? | Open Subtitles | وهو هنا لحماية عائلته وليس لتهديد اسرائيل |
Üst düzey insanlar beni işten atmak için çağırır.Suçlular ise beni tehdit etmek için. | Open Subtitles | كبار السن دعوة لي ل إطلاق النار أو المجرمين دعوة لتهديد لي. |
Eğer hayatta kalırsam insanların hadımlara boyun eğmesi için beni kullanarak Wudang'ı ve dünyayı tehdit edebilirler. | Open Subtitles | اذا بقيت على قيد الحياة بوسعهم استخدامي لتهديد ودانغ والعالم اجبارهم على الانصياع |
En çok değer verdiğim şeyleri tehdit ettikleri zaman başlarına neler geleceğini onlara göstermeye niyetliyim. | Open Subtitles | سأريهم ما هي العواقب لتهديد ما هو عزيز علي |
Kırılgan olmasına rağmen yeni deri değiştirmiş bir karidesin aslında işgalcileri tehdit etmesi daha muhtemeldir, ki rakiplerine vurmak veya batırmak için genelde büyük bacaklarını kullanır. | TED | على الرغم من كونها هشة، الجمبري المنسلخ حديثاً هو في الواقع أكثر عرضة لتهديد المتطفلين، نشر الأطراف الكبيرة تستخدم عادة للهجوم أو طعن خصومه. |
Tabanca ya da bıçakla tehdit edilmiş olabilir. | Open Subtitles | ربما تعرض لتهديد بسكين أو طرف سلاح |
Ya da Ruby'nin kesilmemesi daha büyük bir tehdide işaret edebilir. | Open Subtitles | او ربما حقيقة أن (روبي) لم تقص يشير لتهديد أعظم بكثير |
Otel şu anda bomba tehdidi altında. | Open Subtitles | الفندق يتعرض لتهديد قنبلة |
Görüntü'nün gerçek kimliğini ortaya çıkarıp bu kahramanlık çılgınlığına bir son vereceğim. | Open Subtitles | وسأضع حداً لتهديد البطولة هذا نهائياً |
Bunlar hala ortak, belirsiz, toplu tehdite cevap veren toplumsal tepkinin bir simgeleri olarak durmaktalar. | TED | وكلها ما تزال قائمة كرموز للإستجابة المدنية في مواجهة مشتركة ، ، لتهديد جماعي غير محدد . |