Ama iyi Bir nedenin yoksa, ben yap derim. | Open Subtitles | ولكن إلا في حال كان لديكِ سبب جيد, فأنا أقول إفعليها. |
Onu eve davet ettiysen iyi Bir nedenin var demektir. | Open Subtitles | و إذا قلتِ أنكِ تريدين دعوته أنا أثق أن لديكِ سبب وجيه حقاً؟ |
Bir şeyden nefret etmeden önce geçerli Bir nedenin olmalı. | Open Subtitles | لذا يجب أن يكون لديكِ سبب محترم ... لكراهية الشيء قبل أن تقرري كرهه |
Senin... senin beni kurtarmak için bir sebebin yoktu, ama kurtardın. | Open Subtitles | وأنتِ لم يكن لديكِ سبب يدفعكِ لإنقاذي لكنكِ فعلتِ |
Çünkü eğer sen olsaydın mükemmel bir sebebin olurdu anlam ifade eden önemli bir nutuk. | Open Subtitles | أترين, أعلم فقط أنه لو كنتِ انا, سيكون لديكِ سبب رائع. خطاب ما مهم مليئ بهذه المعاني. |
Aslında daha önce tanışmıştık, ama hatırlamanız için bir sebep yok | Open Subtitles | ليس لديكِ سبب لتتذكّرى ذلك، ولكنّنا فى الحقيقة تقابلنا من قبل |
Bir nedenin olmalı. Her şeyin bir nedeni vardır. | Open Subtitles | حسناً، لابد أن لديكِ سبب لكل شئ سبب |
İyi Bir nedenin olması gerekir. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون لديكِ سبب وجيه |
Bir nedenin olmalı. | Open Subtitles | لابد أن لديكِ سبب |
Yaşamak için Bir nedenin var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ سبب لكي تعيشي؟ ل |
Claire, ben umarım bize dönmek için daha iyi Bir nedenin vardır. | Open Subtitles | (كلير)، أنا.. -كنت آمل أن يكون لديكِ سبب أفضل لتعودِ إلينا . |
Bunun için çok iyi Bir nedenin olduğunu farz ederdim ve çamaşır suyu almaya giderdim. | Open Subtitles | سأفترض بأن لديكِ سبب وجيه. ثمسأذهبلأشترىمادة"مُبيضة" ( تُستخدم لمحو الأدلة الجنائية ) |
Özel Bir nedenin varmış. | Open Subtitles | إذن لديكِ سبب محدد. |
Bana güvenmediğini ve güvenmemek için iyi bir sebebin olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنكِ لا تثقين بي، و لديكِ سبب وجيه بالفعل |
Artık huysuz olmak için bir sebebin kalmadı. | Open Subtitles | أتعلمين أمراً , لم يعد لديكِ سبب لتغضبي بعد الآن |
Akşam yemeğini kaçırdığın için iyi bir sebebin olsa iyi olur, küçük hanım. | Open Subtitles | من الأفضل أن يكون لديكِ سبب جيد لتفويت العشاء يا آنسة |
- Şimdi eve gitmek için bir sebebin var. | Open Subtitles | حسنا، الآن لديكِ سبب في العودة إلى المنزل |
Sanıyorum iyi bir sebebin vardı. | Open Subtitles | يخيّل لي أنّ لديكِ سبب مقنع |
Sana bağımsız bir güvenlik soruşturması yürüttüğünü söyledi ve bunun aksini düşünmen için bir sebep yoktu. | Open Subtitles | لقد أخبركِ أنه كان يُجري فحصاً مُستقلاً وما كان لديكِ سبب لتصديقه |
Kaçtıklarına inanmanızı sağlayacak bir sebep var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ سبب يجعلكِ تظنين أنهما قد هربتا؟ |
Aksini düşünmek için bir sebep var mı? | Open Subtitles | هل لديكِ سبب لتعتقدي العكس؟ |