| Sanırım bu genç kadında senin için bir şey var. | Open Subtitles | أعتقد أن هذه السيدة الشابة قد يكون لديها شيء لك. |
| Her bölgenin önerebileceği bir şey var ve eğer bir rekabet oluşturursanız, eyaletlere ve federalizme saygı duyarsınız. | TED | كل منطقة لديها شيء لتقدّمه، وإذا خلقت المنافسة، التي تحترم الولايات و الفيدرالية. |
| Tina'nın bizimle paylaşmak istediği bir şey var ama önce bir duyuru yapmak istiyorum. | Open Subtitles | تينا لديها شيء تريد ان تشاركه معنا كلنا , لكن أولاً |
| Eğer söyleyecek bir şeyi olsaydı, size söylerdi değil mi? | Open Subtitles | فإن كان لديها شيء لتقوله لكم , فستخبركم به على ما أظن |
| Hawaii'de, herkes için bir şeyler var. | Open Subtitles | لأن هاواي لديها شيء لكل فرد من عائلة سكافو |
| Ama aklında sadece bir şey vardı. | Open Subtitles | لكن كان لديها شيء واحد في عقلها |
| Neyse biraz daha adam akıllı düşününce annenin söylemek istediği bir şey varmış. Claire, buyur. | Open Subtitles | على ايه حال ، بعد اعادة التفكير امك لديها شيء تريد ان تقوله |
| Tanrı şahidimizdir ki Baron, bu adamların saklayacak hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | بما أن الله شاهد علينا أيُها الباورن، هذه الرجال لايُوجد لديها شيء كي تخفيه. |
| Aslına bakarsan, Julie'nin sana söylemek istediği bir şey var. | Open Subtitles | .. في الحقيقة . جولي لديها شيء لتقولة لكِ |
| Bu şarkıda gizemli bir şey var. Çok derinlerde. | Open Subtitles | تلك الاغنية لديها شيء يجري حولها شيء عميق |
| Buradaki prensesin kafasında istediğim bir şey var. | Open Subtitles | الأميرة هذه ، لديها شيء في رأسها و أنا أريده |
| Ama şu anda ayıların aklında başka bir şey var. | Open Subtitles | ولكن الآن فقط، _ الدببة لديها شيء آخر فى عقولها. |
| Ama Agrabah'ta dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şey var. | Open Subtitles | ولكن "أجرابا" لديها شيء... لا مكان آخر في العالم به. |
| Bende olduğunu sandığım bir şey var onda. | Open Subtitles | لديها شيء بداخلها... خِلت أنه كان لدي أيضا |
| Japonya'da benzer bir şey var, ama bir taklitten ibaret! | Open Subtitles | اليابان لديها شيء مشابه لكنه زائف |
| Söyleyecek bir şeyi varsa, müzik odasına gelmesini söyleyin. | Open Subtitles | إذا لديها شيء لتقوله، قولي لها أن تقابلني في غرفة تدريب الفرقة |
| Makinenin senin için bir şeyi var, yoluna devam etmeni sağlayacak. | Open Subtitles | الآلة لديها شيء بالنسبة لك لنرسل لك في طريقك |
| Ama bu barın senin süslü barının asla sahip olamayacağı bir şeyi var. | Open Subtitles | ولكن هذة الحانة لديها شيء لن يحصل عليه مكانك الفاخر |
| Gel haydi. Kafasında bir şeyler var. | Open Subtitles | تعالي لابد أن لديها شيء في راسها |
| Amerika'nın 9/11 saldırısından sonra tüm gizli örgütlerin aklında bir şey vardı. | Open Subtitles | بعد هجوم 11/9 ، كانت جميع الوكالات السرية لديها شيء واحد في الاعتبار |
| Söyleyeceği bir şey varmış. Önemli bir şey... | Open Subtitles | أجل، كان لديها شيء لتُخبرني به. |
| Tamam, Bo ve Kenzi'nin Umutsuz Ev Kadınlarını oynaması fikrini sevmediğimden değil ama, bu hatunun hiçbir şeyi yok. | Open Subtitles | ليس لأن فكرة تمثيل كينزي و بو لدور "زوجات يائسات" لم تعجبني ولكن هذه الفتاة ليس لديها شيء لنتحرّاه |