Kocan bir şey yaptıysa buna hiç şaşırmazdım, ya sen? | Open Subtitles | لن أتفاجأ إذا علمت إن زوجك لديه شيئاً ليفعله معه, أستتفاجئين أنتى؟ |
Yine de ilginç bir şey bulduk, boynun alt kısmında, köprücük kemiğinin altında. | Open Subtitles | الميت لديه شيئاً مثير أسفل العنق تحت الحلقوم |
Alex, Michelle hakkında bir şey biliyordu. | Open Subtitles | شيئاً جديداً ألا تظن أنه كان ليخبرك إن كان لديه شيئاً كهذا ؟ |
Bu yüzden limitsiz depolayabilme, limitsiz bant genişliği -herzaman için- şansını bir kütüphaneye ait olan bir şeyi paylaşmak isteyen herkese ücretsiz olarak verdik. | TED | لذلك فنحن وفرنا مساحات تخزين غير محدودة, مدى حزمة غير محدود للابد مجاناً لأي شخص لديه شيئاً ليشاركه في المكتبة |
Benden de fevkalade bir şey var. Ama alt katlarda. - Buna beşlik çakmak istemiyorum. | Open Subtitles | انا ايضاً لديه شيئاً رائعاً هنا في الاسفل في الاسفل |
Çünkü Pete'i fena benzetmiştin, o gece bir şey kanıtlamalıydı. Sizde ismi var mı? | Open Subtitles | و لأنكَ أوسعتهُ ضرباً، لذا كان لديه شيئاً ليثبتهُ تلك الليلة |
-Tamam, yine de, içine çektiğin Lysol'ün uyanışınla ilgili bir şey yapması mümkün değil mi? | Open Subtitles | حسناً، لكن أليس ذلك مستحيلاً أهذا الإستنشاق لديه شيئاً يقوم به حيال إِيفَاقِك؟ |
Ama, bilmiyorum, adamlardan biri sağlam aşçıydı, ...ya da eskiden sağlam aşçıydı demeliyim, ...bu yüzden belki bununla ilgili bir şey olabilir. | Open Subtitles | أنا لا أعرف كان واحد من الرجال طباخ ميث أو كان طباخ ميث لذا ربما لديه شيئاً حيال ذلك |
Hatırlıyorum çünkü çaktırmadan VIP kısmına girmişti. bir şey tanıtacağını söylemişti. Güvenlik sonunda onu dışarı attı. | Open Subtitles | قال بأنّ كان لديه شيئاً هناك الأمن منعه فركله للخارج، لكن ما عدا ذلك |
Elinde bir şey yokken hep bacağını sallıyordu. - Belki çişi gelmişti. | Open Subtitles | لقد كان يهز رجله دائماً عندما لم يكن لديه شيئاً |
Bağlılığına hayranım, ama hiç kimse tuvaleti bu kadar sık kullanmaz eğer bir şey saklamıyorlarsa. | Open Subtitles | يعجبني إخلاصكِ ولكن لا أحد يستخدم دورات المياه بكثرة مالم يكن لديه شيئاً يخفيه |
Dediğine göre, ikimizin de görmesi gereken büyük bir şey bulmuş. | Open Subtitles | يقول أن لديه شيئاً هاماً يجب أن نراه نحن الإثنتين |
Seninle konuşacağı önemli bir şey var sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقد بأنه لديه شيئاً منهماً ليتحدثبهمعك. |
Çok uzun. Keşif eri bir şey söylemezse kısa tutar. | Open Subtitles | ، الأمر أطول مما يجب لو أن الكشّافة لديه شيئاً ليقوله |
Şimdi, konuşmama son vermeden önce dünyaya gelmesinde hepinizin katkı sağladığı çocuk, bir şey diyecek. | Open Subtitles | والآن، قبل الإنتهاء من هذا الأمر الطفل الذي ساعدكم للتواجد في هذا العالم، لديه شيئاً ليقوله. |
Babanın önce bir şey yapması gerekiyor Ama seni sevdiğimi bil. | Open Subtitles | والدك لديه شيئاً يفعله أولاً أردتك أن تعرف أنني أحبك |
İş bulamamanın ve yapacak bir şeyi kalmamasının neticesinde kendini büyük bir sıkıntının içerisinde buluyor ve buna daha fazla tahammül edemeyeceğine inanıyor. | Open Subtitles | بعد أن فشل فى إيجاد عمل لم يكن لديه شيئاً ليفعله وجد نفسه فى ضيق مروع وقرر ألا يحتمل أكثر من ذلك |
Herkesin yapacak bir şeyi var! | Open Subtitles | الكل لديه شيئاً ليعمله الكل لديه شيء هام |
Bir adam geldi. Sizin için bir şeyi varmış. | Open Subtitles | لقد حضر رجل، يقول أن لديه شيئاً من أجلكَ. |