İzin günlerinde herkesin yapacak bir şeyi var, benim dışımda. | Open Subtitles | كل شخص لديه ما يفعله في أيام إجازته إلا أنا |
Yine de vereceği bir şeyi olmadığından ötürü cezalarını ödeyemiyordu. | TED | لكنه لا يستطيع دفع الغرامات والرسوم الخاصة به لأنه ليس لديه ما يمنحه. |
Bir kaç dakika sonra, artık merak edecek bir şeyi kalmamıştı. | Open Subtitles | بعد عدة دقائق ، لم يكن لديه ما يقلق بشأنه |
Miğferin söylemek istediği bir şey var. O fısıldıyor. O fısıldıyor. | Open Subtitles | الخوذة، لديه ما يقوله، إنّه يهمس، ويمكن أن يساعدنا. |
Bunlar muhtemelen yalandır, çünkü hiç kimse söyledikleri kadar fazlasına sahip olamaz. | Open Subtitles | مرجح أنهم يكذبون, لآنه لا يوجد رجل يمكن أن يكون لديه ما يدعوا. |
Sizin zevkleriniz dışında... düşünmesi gereken başka şeyler var. Evet. | Open Subtitles | ان لديه ما يكفيه من القلق من مجرد تسليتك |
Bu, onun söyleyecek bir şeyi olmadığı anlamına gelmez. | Open Subtitles | كما قلتي أنه ليس من النوع المتكلم هذا لايعني أن ليس لديه ما يقوله |
Aradığınız maşanın kaybedecek bir şeyi olmamalıdır. | Open Subtitles | ما نبحث عنه في الهدف هو ان يكون شخص ليس لديه ما يخسره |
Bir bağlantıda aradığınız özellik, kaybedecek bir şeyi olmamasıdır. | Open Subtitles | ما نبحث عنه في الهدف هو ان يكون شخص ليس لديه ما يخسره |
Sivillerin aksine bir mahkumun kaybedecek bir şeyi yoktur. | Open Subtitles | شريك بالسجن لا يشبه أي مدني ليس لديه ما يخسره |
Bir ay içinde idam edilecek, bu da demek oluyor ki, bu nehrin ötesinde ondan daha tehlikeli kimse yok, çünkü kaybedecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | و سيعدم بالكرسي الكهربائي بعد شهر و هذا يعني أنه لا يوجد من هو أخطر منه على ضفة هذا النهر لأنه ليس لديه ما يخسره الآن |
Sanmıyorum. Size söyleyecek bir şeyi olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أظنُ ذلك ، لا أعتقِد بأن لديه ما يخبرك به |
Hiç kanıt bulamayacağımızı söyledi, demek ki onlar hakkında endişelenecek bir şeyi yok. | Open Subtitles | قال اننا لن نجد اي دليل لذا ليس لديه ما يقلقه بشأنهم |
Eğer söyleyecek bir şeyi varsa dinleyeceğim ama iyi bir şeyler olsa iyi olur. | Open Subtitles | اذا كان لديه ما يقوله ، أريد أن أسمعه. ولكن من الافضل أن يكون مفيداً. |
Saklayacak bir şeyi olmayanın, bulacak bir şeyi de olmaz. | Open Subtitles | من ليس لديه ما يخفيه، ليس لديه ما يكتشفه |
Unutmayın, bu piçlerin kaybedecek bir şeyi yok. - Dikkatli olun. - Bize güvenebilirsin, patron. | Open Subtitles | و تذكروا أنه ليس لديه ما يخسره لذلك إحذروا |
Phil'in sana söylemek istediği bir şey var sana kendi ağzından söylemesi daha uygun olur diye düşündüm. | Open Subtitles | فيل لديه ما يرغب بقوله لذا ظننت ان عليه ان يقوله بشكل شخصي |
Bunu güneşe atmalısınız çünkü sadece güneşin nükleer ısısı bunu tamamen yok edecek enerjiye sahip. | Open Subtitles | يجب عليكم رميها في الشمس فقط الجحيم الحراري النووي للشمس لديه ما يكفي من الطاقة لتدميرها تماماً |
Fakat eminim John Major'da bir şeyler var ve o buna dayanamıyor. | Open Subtitles | ولكن لا تقنعيني أن (جون ماجور) ليس لديه ما يخفيه وهي لا تطيقه. |
Ve bu deneyimler sonucunda, şunu anladım ki her birimizde kabul edilebilir bir davranış yelpazesi vardır. | TED | أصبحت أُدرك من خلال هذه التجارب أن كل شخص منا لديه ما يسمى نطاق السلوك المقبول. |
Bu bebek öyle küçük ki onu sıcak tutacak yeterli yağ dokusu yok. | TED | هذا الطفل نحيف للغاية بحيث ليس لديه ما يكفي من الدهون للبقاء دافئاً. |