"لذا فلا" - Translation from Arabic to Turkish

• o yüzden
• yok yani

o yüzden, onları açıklayacak kelimeleri bulamıyorum ve bu da beni biraz yoruyor.
لذا فلا وجود لكلمات للتعبير عنها، وهذا ما يحبطني في آخر المطاف تمامًا.

Böylelerini bu sahnede bile gördük, o yüzden
لكننا شهدنا ذلك حتى هنا على المسرح، لذا فلا تتظاهروا بأنكم لا تعلمون

Daha önce kimseyle beraber yaşamadım, o yüzden bunu nasıl söylerim bilmiyorum ama bir saat boyunca benimle konuşmamana ihtiyacım var.
لم أعش مع أحد من قبلك لذا فلا أعرف كيف أقول هذا بشكل سليم، لكن... أريدك ألا تتحدث معي لساعة كاملة

Uzun zamandır taijutsu ya da öyle bir şeye ilgim vardı, o yüzden sorun olmaz, değil mi?
إنني مهتمّ بأساليب القتال اليدوي منذ زمنٌ طويل لذا فلا بأس لو انضممت معكما , أليس كذلك؟

İyi haber, otoimmün bir hastalığı yok yani kemik iliğine ihtiyacı yok, bu yüzden radyasyonu durdurduk.
الأخبار الجيدة هي أنه ليس لديها مرض مناعة ذاتية لذا فلا تحتاج لزراعة نخاع و أوقفنا الإشعاع بالوقت المناسب

Kontrol edecek birşey yok yani?
لذا فلا يوجد شىء نبحث عنة

Menai şu an ağır saldırı altında. o yüzden Winley'i zaten geçiremeyiz.
مناي تقع في مركز القتال لذا فلا يستطيع احد عبورها

Ailelerimiz bir türlü kaynaşamadı... o yüzden orada dost edinmeyi bekleme.
لم تتآلف العائلتان بشكل جيد أبداً لذا فلا تتوقع أن تكون صداقات كثيرة هناك

Herkes sahilde olacak, o yüzden düğmeye basmayı unutma.
و سنكون كلنا عند الشاطيء لذا فلا تنسي الزر

Bu, ihtiyacım olduğu anlamına gelmez. o yüzden beni yargılama.
لكن هذا لا يعني أنني احتجت ما بداخله لذا فلا تحكم عليَّ يا رجل

o yüzden, gazetecilik okulunda öğrendiğin her şeye inanma çünkü savaşta gördüklerinle gerçekte ne olduğu bazen çok farklı iki şeydir.
لذا فلا تصدق كل شئ درسوك إياه بكلية الإعلام لأنه بالحرب ما تراه بالتلفيزيون

Kutudaki resmin tamamını görmedim o yüzden parçaların tam olarak nasıl birleşeceğini bilmiyorum.
عدا أنني لم أر صورة الغلاف لذا فلا أعرف كيف أقوم بتركيبه

bunun alenen bilinmesini istemiyordu, o yüzden bunu tartışmamız abes olur.
لميرغبأن يخرجالأمرللعلن, لذا فلا داعي لمناقشة الأمر.

Şu an resmi olarak çalışıyorum ve o yüzden seninle konuşamam.
أنا في وسط عمل رسمي لذا فلا أستطيع التحدثَ معكَ بخصوص ذلك الآن

Aileden bile değisiniz,o yüzden hiç birşeye karar vermenize gerek yok.
أنتم لستم حتى بعائلة, لذا فلا يمكن لكم الوصول إلى أي قرار.

o yüzden dedektif sorununu görmezden gelmezsem beni suçlama.
لذا فلا تلومينى على عدم إنهاء مُشكلة المُحقق

o yüzden üç kez kullanmaya çalışmayın.
لذا فلا أنصحكم باستخدامه ثلاث مرات

o yüzden, gitmeni istersem kişisel algılama.
لذا فلا تشعري بالإهانة عندما آمرك بالذهاب...

Apandistin üstünde herhangi bir gerginlik yok yani onu almamız gerekmeyecek.
لذا فلا تحتاجين أن نستأصلها