İşte, bunu yapmak zor, bu yüzden bazı teknolojiler geliştirmek zorundaydık. | TED | حسنا, من الصعب فعل ذلك, لذلك كان علينا أن نحدث تكنولوجيا. |
ve o bir de yaşlılar evindeydi, bir huzurevinde diğer yaşlı insanlarla beraberdi, bu yüzden tam olarak diğerleri gibi görünmesi gerekiyordu. | TED | وانه أيضا في منزل قديم ، وانه في دار رعاية المسنين حول مسنين آخرين ، لذلك كان عليه أن يشبه بالضبط الآخرين. |
Otoparktalarmış hatta. Demek baban bu yüzden bu kadar endişeli. | Open Subtitles | في هذه المواقف ، حقيقة لذلك كان والدك يتصرف بغرابة |
o yüzden diğerleri helikoptere doğru giderken ben kenarda beklemek zorunda kalmıştım. | TED | لذلك كان علي أن أتنحي جانبًا، بينما كان الآخرون يتقدمون نحو الطائرة. |
Uyuyamadım, o yüzden ya bunu yapacaktım ya da Hoarders maratonu izleyecektim. | Open Subtitles | لم أستطِع النوم لذلك كان إما هذا أو أُشاهد سباق جامعي القمامة |
Hapları yutmakta zorlanıyor Bu nedenle deriden uygulamalı bir karışım hazırlamak zorundayım. | Open Subtitles | لديه صعوبة في البلع لذلك كان علي أن أصف له هذا المزيج |
Böylece neredeyse iki tam yıl boyunca, göz sistemine yoğunlaşmış bir adamımız vardı. | TED | لذلك كان لدينا شخص واحد ركز على نظام العين لمدة عامين تقريبا بالكامل. |
Maalesef, inek ortadan kaybolmuştu bu yüzden benim oyuncu değişikliği yapmam gerekti. | Open Subtitles | لسوء الحظ البقرة كانت تتجول لذلك كان علي أن أقوم بتعديل بسيط |
bu yüzden o gözlerin bir televizyon ekranından bana baktıklarını görmek biraz garipti. | TED | لذلك كان من الصعب رؤية تلك الصور وتلك العيون تحملق في وجهي من خلال التلفاز. |
bu yüzden sadece onların güveni ile çekebilirsiniz. | TED | لذلك كان يمكنك عمل ذلك اذا حزت على ثقتهم. |
Temin ederim ki o zamanlar orada Walmart ya da bakkallar yoktu bu yüzden ciddi manada bir taşra hayatı biçimi yaşanıyordu. | TED | وصدقوني، لم يكن هناك وول مارت أو المتاجر آنذاك. لذلك كان حقا نموذج العيش الريفي. |
Ve erişilebilir emniyet arabaları yoktu, bu yüzden bizimle uğraşmak zorundalardı. | TED | ولم يكن هناك في الزحام عربات متحركة، لذلك كان عليهم التعامل معنا. |
bu yüzden de aşağıya inmek benim için çok daha güvenliydi. | TED | لذلك كان من الآمن لي أن أهبط في الاسفل. |
Harika bir annesin ve çocuklarını hiçbir zaman istismar etmezsin, o yüzden kendimi frenlemem gerekti. | TED | أنت أم رائعة والتي لا يمكنها أن تستغلّ أبناءها بأي شكل من الأشكال، لذلك كان لا بدّ أن أتوقف وأراجع نفسي. |
Babam hiç kolleje gitmedi, o yüzden benim gitmem çok önemliydi. | Open Subtitles | لم يذهب أبي أبداً للجامعه ـ لذلك كان من الضروري أن أذهب أنا ـ يبدو هذا الكلام مألوفاً |
- Pekâlâ, bak... bu adam zaten bunun bir şaka olduğunu düşünüyor, o yüzden biraz kendini savunabilir. | Open Subtitles | مازال هذا يظن بأنها مزحة لذلك كان عدائياً بعض الشيء |
Simon yanlışlıkla bir tane içti. o yüzden bu halde. | Open Subtitles | أَخذَ سايمون واحد بالخطأ، لذلك كان يتصرف هكذا. |
Bu nedenle, stüdyonun ilk kuralı... ...burada sınırlara ve korkuya yer yok. | TED | لذلك كان الاستوديو ، بلا حوجز، ولا خوف. |
Bu üç suçun hepsini işlemiştim, Bu nedenle bu benim ayıbımdı. | TED | وقد كنت مذنبًة في كل هذه الأشياء، لذلك كان لا بدّ أن يكون العار من نصيبي أنا. |
Bu nedenle rekabeti engellemenin hazzı kuvvetlidir. | TED | لذلك كان دافع تجنب المنافسة قوياً جداً. |
Bir duvar vardı ve eğer duvarın üzerinden atlarsam parka geri dönecektim. | Open Subtitles | لذلك كان هناك جدار إذا قفزت من فوق الجدار يرجعك إلى المنتزه |
Müthiş bir adamdı. Kocaman bir rüyası vardı. | TED | لذلك كان كينج رجلا عظيما. كان لديه حلم كبير جداً. |