Bu çok eski bir video, bu yüzden çakışma gibi sorunları henüz çözememiştik ama daha sonra oldukça düzeldi. | TED | إنه فيديو أولي جدا. لذلك لم نكن قد تعاملنا مع التداخل وكل ذلك، لكن ذلك تحسن قريبا جدا، لاحقا. |
Denver"da tanık kürsüsünde dururken soruların hepsini bu yüzden anımsayamamıştım. | Open Subtitles | لذلك لم أتذكر كا ما سألوني في منصة الشهود بدينفير |
Sözleşmeyi tam incelememiştim, O yüzden hayır, bundan haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أقع بدراسة العقد , لذلك لم أدرك ذلك بالتحديد |
derlerdi. Biz sadece projeyi gerçekleştirip döndük O yüzden medyanın haberi olamadı. | TED | قمنا بتنفيذ المشروع ثم رحلنا لذلك لم يعرف الاعلام اي شيء |
Bu nedenle Araplarla herhangi bir zorluk yaşamadık. | Open Subtitles | و لذلك لم تجابهنا أى صعوبات مـع سكـان الـبـلاد مـن الـعـرب |
Çocuklar küçükken hep bana sarılırlardı O yüzden hiç fark etmemişim ama şimdi apaçık ortada. | Open Subtitles | عندما كان الأولاد صغار، كانوا يحضنوني طوال الوقت لذلك لم ألحظ جيدا، لكن الآن الأمر واضح جدا |
bu yüzden neden böyle aniden ortadan kaybolduğunu... sorgulamanın bir anlamı yoktu. | Open Subtitles | لذلك لم يكن هنالك اي مبرر في السؤال عن اختفاءها فجاءه هكذا |
Ancak bizim alanımızda tuhaf insanlarla karşılaşmak normaldi, bu yüzden üzerine çok düşünmedik. | Open Subtitles | ولكن مجال عملنا دوماً مع الأشخاص الغير طبيعيين لذلك لم نعطي الموضوع أهمية |
Doğru tercihleri yapmadığımızdan dolayı kendimizi sonsuz suçlu hissedip bu yüzden başaramadığımızı düşünebiliriz. | TED | قد نكون نعيش حالة ندم لا نهاية له بسبب قيامنا بخيارات خاطئة لذلك لم نحقق النجاح في حياتنا |
bu yüzden onlara saldırmadım ve onlar savunmasızdı. | TED | لذلك لم أهاجم الصّحف عندما كانوا عُزّل. |
bu yüzden benim için uygun olabileceğini düşünmemiştim, ama aynı zamanda biliyorum ki buna tesadüfen rastlamadım. | TED | لذلك لم أكن أعتقد أن هذا مقدرا لي، لكنني أعرف أيضاً أنني لم أعثر على هذا. |
Beni öldüreceklerini söylediler, bu yüzden şikayet edemedim. | Open Subtitles | اخبروني انهم سيقتلوني لذلك لم ابلغ عنهم. |
Daha beş yaşındayken öfkeli bir feminist olmamda şaşılacak bir şey yok --tabi o vakitler bu kavram Şili'ye henüz erişememişti, O yüzden kimse bendeki sorunu anlayamıyordu. | TED | لا عجب أني بدأت النضال من أجل الحركة النسوية وأنا في الخامسة بالرغم من عدم وصول هذا المصطلج لتشيلي بعد لذلك لم يعرف الأغلب ما هي مشكلتي |
Sonny Liston'a vurduğum an bütün insanlar gözünü kırptı O yüzden görmediler. | Open Subtitles | عندما أصبت سوني ليستون كل هؤلاء الناس تراجعت ، لذلك لم يروا ذلك. |
Tatildeymiş, O yüzden bir haftadır kaybolduğunu fark etmemişler. | Open Subtitles | كان من المفترض أنه في إجازة لذلك لم يفتقده أحد لمدة أسبوع |
O yüzden git, sizin gibilerin, boş konuşmadıkları ya da dürüst insanları... kazıklamadıkları zaman yaptığı şeyleri yap. | Open Subtitles | لذلك لم لا تفعل ما تفعلونه حين لا تثرثرون أو تخلصون الناس مما يكسبونه بالعمل الشريف |
Henry Tucson'a gidecek, O yüzden Gio meselesini bilsin istemiyorum. | Open Subtitles | لذلك لم أُرِده حقا أن يعلم بشأن جيو جيو؟ ومن يكون جيو؟ |
O yüzden de son kızı otele götürmedi, çünkü korkuyordu. | Open Subtitles | لذلك لم يقتل الفتاة بالنزل، لأنه كان خائفاً. |
Bu nedenle neyin mümkün neyin imkânsız olduğu fikrine sahip değildi. | Open Subtitles | لذلك لم يكن يعرف ما كان جائز عمله وما كان من المستحيل حتى التفكير فيه |
Varsayımsal bir soru, O yüzden hiç düşünmedim... | Open Subtitles | إنه سؤال نظري و لذلك لم أفكر فيه |
Bu davalarla başka kimse ilgilenmiyor, ben de hiç siklemedim bu kararı. | Open Subtitles | أجل، لكن لم يقبل أحد باستلام الجثة غيري، لذلك لم أكترث لهم |
Ve billet almaya vakit yoktu. | Open Subtitles | لذلك لم يكن لديه وقت ليشترى تذكرة |