Şansımızı arttırmak için bu kez bütün erkekler katkıda bulunacak. | Open Subtitles | و هذه المرة كل الشباب يجب أن يشتركوا لزيادة الاحتمالات |
Ölüm oranını arttırmak için steroid eklemeyi düşündün mü hiç? | Open Subtitles | هل فكرت بإضافة منشط لزيادة نسبة الوفيات؟ هذه فكرة جيدة، |
Birçok şirket yöneticisinin bunu kârları artırmak için kullanması da. | TED | و كثير من مديري الشركات يرحبون بهذه الفكره كوسيلة لزيادة الأرباح |
Sanal gerçeklik, erişimi arttırmanın düşük maliyetli yolu gibi gözüktü. | TED | وبدا الواقع الافتراضي وسيلة منخفضة التكلفة لزيادة إمكانية الوصول. |
İnsanlar yeni bir şey denediklerinde neyin ters gidebileceğini ele almakta oldukça iyidirler, örneğin zam istemek. | TED | البشر بارعون جدًا في توقع الأمور التي قد تسوء إذا قمنا بتجربة شيء جديد، مثلًا، طلب لزيادة الراتب. |
Bu verileri düşünürseniz diyet yapmanın tipik sonucu uzun vadede kilo alma olasılığınızın verme olasılığından daha yüksek olmasıdır. | TED | إذا فكرت في ذلك، نتائج اتباع نظام غذائي نموذجي هي انك أكثر عرضه لزيادة الوزن على المدى الطويلة من ان تفقدها. |
Yani, dünyamızın bu üç itici gücü için mutluluğu artırmak, olumlu duyguyu yükseltmek mümkün görünüyor, | TED | أن تلك الأمور الثلاثة في إمكانها أن تكون محركات لعالمنا لزيادة العواطف الإيجابية, و السعادة, |
Eğer bizim hayatta kalma olasılığımızı arttırmak için, kordonun içindeki en son kişinin ölmesi gerekse bile, öyle olsun. | Open Subtitles | وإذا كان يتطلّب ذلك كل شخص في الحاجز الوقائي بأن يحتضر لزيادة الإحتمالات للبقاء على قيد الحياة، فليكن ذلك. |
Aynı zamanda işitme kaybının farkındalığını arttırmak için ve işitme cihazı takmanın normalleştirilmesi için bir kampanya düzenlediler. | TED | كما وضعوا أيضًا حملةً لزيادة الوعي عن ضعف السمع ولمحي هذه الوصمة المرتبطة بمن يستخدمون أجهزة تحسين السمع. |
Tirajımızı arttırmak için heyecana ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحن بحاجة الى بعض الاثاره لزيادة التداول |
Basitçe bu ezgiyi ... dikkat seviyenizi arttırmak için bir gereç olarak kullanıyoruz, Albay. | Open Subtitles | اذا سمعتها نحن ببساطة نستخدم هذه الاصوات كاداة لزيادة مستوى التركيز، ايها العقيد |
"Üretimimizi 4 kat arttırmak için, mühendislerimizin de önerdiği gibi, bir..." | Open Subtitles | لزيادة إنتاجنا أربعة أضعاف, كما طلب المهندسون |
Gelir problemi olduğunu düşünüyorsak, tarımda geliri artırmak için yeni yöntemler buluruz. | TED | نعتقد أن هناك مشكلة الدخل ، بحيث نخلق طرق جديدة للزراعة لزيادة الدخل. |
Yöneticiler, üretimi artırmak için böyle yapıyorlar. | Open Subtitles | ألغت الإدارة فترات الراحة لزيادة الانتاج |
Jim ve ben, beyin kütlesini artırmak için genleriyle oynadık. | Open Subtitles | جم وأنا أستخدمنا المعالجة الجينية لزيادة كتلة دماغها |
Kırmızı kan hücrelerinizin sayısını arttırmanın 4 yolu vardır. | Open Subtitles | هنالك أربع طرق لزيادة عدد كريات الدم الحمراء لديك |
Afyona zam yapmanız onu memnun etmedi. | Open Subtitles | إنه ليس مستعداً لزيادة معدلاتك من الأفيون. |
yüksek teknoloji yatırımlarının getirdiği yüksek karlar yatırımı artıracak ve verimliliğin büyüme hızını artıracaktır. | Open Subtitles | ..,إستثمارات التكنولوجيا المتقدمة مما يؤدي لزيادة معدل ..إنفاق رأس المال و زيادة ملحوظة في معدل النمو التحتي للإنتاج |
Lauralee'nin söylediği gibi, tasarım, ve inanıyorum ki eğlence ve teknoloji, hayatta bağlılığın anlamını yükseltmek için de kullanılabilir. | TED | كما علمنا من لورالي, التصميم, و أعتقد أن الترفيه و التقنية, يمكنها أن تستخدم لزيادة المعنى و الإرتباط في الحياة أيضا. |
Pazarlamaya daha fazla ödenek, etkileyici bir güvenlik sistemi faaliyetlerde artış olduğu hissediliyor. | Open Subtitles | أموال اضافية من اجل التسويق أمن مثير للاعجاب بحق جو عام لزيادة الفعاليات، يمكنك الشعور بهذا |
I.Q.'mu 50 puan birden arttıracak bir ameliyat oldum. | Open Subtitles | أجريت جراحة لتوي لزيادة مستوى ذكائي 50 نقطة |
Ancak bu ziyadesiyle öngörülemez sistemde başarı şansını arttırma çabasındaki uzmanlar, sürekli yeni araçlar geliştiriyorlar. | TED | ومع ذلك، يقوم الخبراء باستمرار ببناء أدوات لزيادة فرصهم فى النجاح في هذا النظام غير المتوقع. |
Sadece özgüvenini artıracak bir şey böylece kıza açılacak ben de nefes alabileceğim. | Open Subtitles | مجرد شيء لزيادة ثقته حيث يمكنه أن يقوم بإعلان حبه، ويعطيني فترة راحة |
Bu ve bunun gibi barınaklar, bilinçliliği ve umudu arttırmamız için tüm dünyada olması gereken sosyal kuruluşlardır. | Open Subtitles | الملاجيء كهذا هي من أنواع التوعية التي نحتاجها في العالم كله لزيادة الوعي والأمل |
İşçilere verimliliklerini arttırmaları emredilmişti. | Open Subtitles | أُمر العمال لزيادة إنتاجهم |
Muhtemelen restoranlarda daha fazla bez değiştirme masası olmasını savunurduk. | TED | لربما سوف ندعو لزيادة عدد طاولات تغيير الحفاضات في المطاعم. |
Bunu bulmak üzere Entropica adında bir yazılım motoru geliştirdik. İçinde bulunduğu her sistemde uzun süreli entropi üretimini maksimize etmek üzere tasarlandı. | TED | لاكتشاف ذلك، لقد طورنا محرك برامج اسمه إنتروبيكا، صُمم لزيادة إنتاج إنتروبي ذات المدى الطويل لأي نظام يجد نفسه به. |