"لسبب وجيه" - Translation from Arabic to Turkish

    • bir sebebi var
        
    • iyi bir amaç uğruna
        
    • bir nedeni vardır
        
    • sebepten ötürü
        
    • bir sebep
        
    • iyi bir neden
        
    • İyi bir nedenle
        
    • bir sebebi vardı
        
    • bir neden yüzünden
        
    • bir nedenden dolayı
        
    • bir sebepten dolayı
        
    • için bir nedenin var
        
    • iyi bir sebeple
        
    • çoğunlukla iyi bir
        
    Hiçbir zaman düşünmekten vazgeçmezsiniz bizim bir şuuraltımızın olmasının bir sebebi var. Open Subtitles الأشخاص مثلك.. أنتم لا تتوقفون لتفكرو بأن اللاوعي موجود لدينا لسبب وجيه
    Bu adamlar da iyi bir amaç uğruna öldüklerine inanıyor. Open Subtitles هؤلاء الرجال يعتقدون أنهم يموتون لسبب وجيه
    Neyse ben bir gidip göz atacağım. Kaptan oraya gidin dediyse muhakkak bir nedeni vardır. Open Subtitles بأيّ حالٍ، سأذهب لإلقاء نظرةٍ، فلا بد أن القبطان اقترح عليّ هذا الدرب لسبب وجيه.
    - Ne yapıyorsak iyi bir sebepten ötürü yapıyoruz. Open Subtitles انه مهما فعله الشخص الاخر ذلك يكون لسبب وجيه
    Ama işin gerçeği bu cihaz ve bu tesis yaratıcıları tarafından haklı bir sebep yüzünden terk edildiler. Open Subtitles لكن الحقيقة هذا الجهاز ، و هذا المرفق قد تخلى عنه مبدعه لسبب وجيه جدا
    Ön duruşma boyunca, iddia makamının kanıta dayanan sınırları iyi bir neden için oldukça düşüktü: Open Subtitles خلال جلسة الاستماع المبدئية كانت الأدلة التي قدمها الإدعاء قليلة جدًا وذلك لسبب وجيه
    İyi bir nedenle söylüyor olsan dahi. Open Subtitles حتى لو كنتم تخالون أنّكم تكذبون لسبب وجيه.
    Kovboyların batıda kazanmasının bir sebebi vardı. Open Subtitles كانت الغلبة لرعاة البقر في الغرب لسبب وجيه.
    İlişkini iyi bir nedenden dolayı gizli tutuyorsun. Open Subtitles هل هذا يهم ؟ أبقيت علاقتك سرية لسبب وجيه
    Evet, ayrıca onları geçerli bir sebepten dolayı kovarsan... - ...üç aylık tazminatı kurtarırsın. Open Subtitles أجل، وأنت ستطردهم لسبب وجيه وستوفر تعويض ثلاث أشهر
    Güzel. Artık gitmek için bir nedenin var Open Subtitles جيد , الآن ستذهب لسبب وجيه
    Hatta, bütün dünyadaki Müslüman soyundan gelen bir çok insan hem aşırı tutuculuğa hem de terörizme karşı emin rakiptir ve çoğunlukla iyi bir sebeple. TED في الواقع،أغلب الناس من المسلمين حول العالم يعارضون بشدة كلا من الأصولية والإرهاب، وغالباً لسبب وجيه جدا.
    Bence İsa'nın beni senin hücrene göndermesinin bir sebebi var. Open Subtitles أعتقد ان يسوع ارسلني الي زنزانتك لسبب وجيه
    Hastanedeki kadın ve erkeklerin ayrı kalmasının çok iyi bir sebebi var. Open Subtitles رجال ونساء هذه المستشفى يعيشون في عنابر منفصلة لسبب وجيه
    Bağlı olduğu kutsal öğretilerin binlerce yıldır vi-go etrafında olmasının bir sebebi var. Open Subtitles التعاليم المقدسة التي آمن بها كانت موجودة منذ قديم الأزل لسبب وجيه
    Muhammed Ali, olduğundan daha açık tenli de olabilirdi ama bizim için o iyi bir amaç uğruna savaşıyordu. Open Subtitles كان يمكن أن يكون 'محمد علي أخف وزنا حتى البشرة 'ولكن ل لنا انه كان يدافع عن لسبب وجيه ،
    Çünkü biliyorsun bunu iyi bir amaç uğruna yapıyorlar. Open Subtitles لأنّه كما تعرف، يخفيها عنك لسبب وجيه
    Sizi temin ederim ki kocam bunu rica ediyorsa iyi bir amaç uğruna istiyordur. Open Subtitles أؤكد لك إذا زوجي يسأل فأنه لسبب وجيه
    Dikkatli dinle. Çaylak. Her şeyin bir nedeni vardır. Open Subtitles أصغ إلي بحذر إن الأمور تحدث لسبب وجيه
    Eğer bir şey söylüyorsa her zaman bir nedeni vardır. Open Subtitles وعندما يطلب عمل شيء فدائماً لسبب وجيه.
    - Ne yapıyorsak iyi bir sebepten ötürü yapıyoruz. Open Subtitles انه مهما فعله الشخص الاخر ذلك يكون لسبب وجيه
    Beni bir sebep için ön saflarda tutuyorlardı. Open Subtitles حسناً, لقد أبقوني بالجبهة الأمامية لسبب وجيه
    Koleksiyonumda en sevdiğim parçalardan biri bu biliyorsun, ama iyi bir neden için burada. Open Subtitles فى مجموعتى الخاصه وذلك لسبب وجيه (ولقد راسلت (بارت
    Çünkü iyi bir nedenle acı çektirdiğimde bütün sadistçe dürtülerim tatmin olur. Open Subtitles لأنّ كلّ حوافزي السادية، راضية. عندما أسبّب الألم يكون لسبب وجيه.
    Hadi. Uzaylının orayı, parmaklıkları korumasının bir sebebi vardı. Open Subtitles ذلك الفضائيّ كان يحرس مدخل الصرف لسبب وجيه.
    Bu görüntü muhabirleri bir nedenden dolayı istemiyor. Open Subtitles هذا البقعة... يتفادى الصحفيين لسبب وجيه.
    Ya bu geçmiş iyi bir sebepten dolayı gömülmüşse? Open Subtitles إذن ماذا لو أنه دفن لسبب وجيه ؟
    Güzel. Artık gitmek için bir nedenin var Open Subtitles جيد , الآن ستذهب لسبب وجيه
    Bu var olacak bir dünya ve iyi bir sebeple. TED هذا هو العالم الذي سيوجد، و لسبب وجيه .

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more