Son 30 yılın siyasi başarısızlıkları boyunca, insan doğası anlayışımızın ne kadar sığ olduğunu anladığımızı düşünüyorum. | TED | خلال سياسة الفشل في ال 30 سنة الماضية, نحن بصدد التسليم, اعتقد, مقدار ضحالة نظرتنا لطبيعة الانسان. |
Yaptığın işin doğası gereği, "meşru" doğru sözcük olur mu, bilemiyorum gerçi. | Open Subtitles | حسنٌ, نظراً لطبيعة أعمالك المُثيرة للتساؤلات, لا اعلم إن كان تلك كلمة خاطئة |
Ve malesef, bu suçun doğası gereği benim adamlarımın yapabileceği çok şey yok. | Open Subtitles | وللاسف نظراً لطبيعة الجريمة لا تستطيع جماعتي عمل الكثير بشأنها |
Bu yüzden dil, insan doğasını şekillendiren veya yaratan bir şey değil, daha çok insan doğasına açılan bir pencere. | TED | بالتالي اللغة ليست مجرد مُكونة او مُشكلة لطبيعة البشر بقدر ماهي نافذة على طبيعة البشر. |
Fakat öğrettikleri tek şey diğer yaşam türlerinin doğasını hiçe saymak. | Open Subtitles | بمعنى أنها تعلم التجاهل لطبيعة الكائنات الحية الأخرى. |
- Doğayla savaşmaya. | Open Subtitles | - لطبيعة القتال. |
O görevin doğası gereği, hassas ayrıntıların gizli olduğunu anlamalısınız. | Open Subtitles | نظراً لطبيعة تلك المهمة، عليكالتفهمأن .. الظروف المذكورة سرية. |
Müdafii suçsuzluk iddiasında bulundu, işlediği ya da iddia edilen suçların doğası ve yapısı gereği kefalet reddedildi. | Open Subtitles | لقد إدعى المذنب بأنه غير مذنب ونظرا لطبيعة وشدة الجرائم المتهم بها تم رفض الافراج عنه بكفالة |
O görevin doğası gereği anlamalısınız ki bazı şeyler gizlidir. | Open Subtitles | نظراً لطبيعة تلك المهمة، عليكالتفهمأن .. الظروف المذكورة سرية. |
Bu, büyük bir değişim istihbarat teşkilatının doğası için | Open Subtitles | هذا تغيير ضخم لطبيعة عمل وكالات الإستخبارات |
Böylece insan doğası ile ilgili bu yanlış düşünceyle tutarlı bir fabrika sistemi yarattık. | TED | لذا قمنا بعمل نظام صناعي متسق مع هذه النظرة الخاطئة لطبيعة البشر . |
Öykümüzün doğası gereği kurban, tecavüzcü gibi kelimelerin kaçınılmaz olduğunu biliyorum, etiketler kavramları düzenleme yöntemidir, fakat bu kelimeler, çağrışımları nedeniyle canavarlaştırıcı olabilir. | TED | ونظرًا لطبيعة قصتنا، أعلم الكلمات التي تصاحبها بالضرورة -- الضحية، المُغتَصِب -- والتسميات هي وسيلة لتنظيم المفاهيم، ولكنها يمكن أن تكون مجرّدة من الإنسانية في مضامينها. |
Bu görev toplantısının doğası gereği, Nathan, | Open Subtitles | نظراً لطبيعة هذه الجلسة يا "ناثان" فهناك... |
Belki kızların ilişkilerinin doğasını öğrenebilirim. | Open Subtitles | ربما أستطيع الوصول لطبيعة هؤلاء الفتيات. |
Eğer bu boyutların tam olarak nasıI kıvrıIdığını belirlerseniz, o zaman evrendeki her şeyin doğasını tam olarak tarif edebilirsiniz. | Open Subtitles | إذا إستطعنا وصف كيفية إلتفاف الأبعاد الإضافية بدقة يمكننا حينها الوصف الصحيح لطبيعة كل شيء بالكون |
Özgün bir bakış açısı var ve insan doğasını gerçekten iyi biliyor. | Open Subtitles | يبدو كأن هناك عين فنية و فيها إدراك حقيقي لطبيعة الإنسان |
- Doğayla savaşmaya. | Open Subtitles | - لطبيعة القتال. |
- Doğayla savaşmaya. | Open Subtitles | - لطبيعة القتال. |
Başlangıçta, bu beklenmedik duygu doğasına hazırlıklı değildim. | Open Subtitles | في البداية، كنتُ غير متأهب لطبيعة المشاعر التي لا يمكن التنبؤ بها. |