"لطيفٌ" - Translation from Arabic to Turkish

• hoş
• tatlı
• tatlısın
• nazik
• şirin
• şeker
• güzelmiş
• naziksiniz
• iyisin
• sevimli
• iyi biri
• incesin
• şirinsin
• naziksin
• kibarsınız

Değişiklik olarak insanlarla beraber olmak çok hoş.
هو لطيفٌ أن تكون مع النّاس على سبيل التغيير

Bu çok hoş ama çıktığım çocuğun yanına dönmeliyim.
هذا لطيفٌ للغاية ولكن عليّ العودة لرفيقي

324'deki tatlı kızın geri dönmesi iyi oldu değil mi?
لطيفٌ أن نحظى بالفتاة الضّئيلة في الغرفة 324 مرّة أخرى، صحيح؟

İçimde, o maço tavırlarının altında tatlı bir insanın yattığına dair bir his var.
لديّ شعورٌ بأن تحتَ كلّ ، ذلك الجسم المفتول بالعضلات .أنكَ شابٌ لطيفٌ جدًا بالداخل

Ama çok tatlısın.
لكنّي موقنةٌ كلّ اليقين أنّكَ لطيفٌ.

Ben gayet nazik bir adamım ve bunu kanıtlayacak odak grup bilgileri var elimde, ...yani belki de sorun benimle alakalı değil--
بل أهتم. أنا شخصُ لطيفٌ تمامًا ولدي بيانات مجموعة التركيز لأثبت صحة ذلك,

Köylerinde şirin ve sevimli görünürken savaş başladı mı--
أي أنه لطيفٌ ومحبوب من سكان القرية لكن وبمجرد أن تنشب المعركة

Bu çok hoş ama sanırım flörtümün yanına dönmeliyim.
هذا لطيفٌ للغاية ولكن عليّ العودة لرفيقي

Böyle düşünmem çok hoş ama ben gözlerimi açık tutacağım.
لطيفٌ منكِ أن تعتقدي ذلك لكن لو كنتُ مكانكِ لأبقيت عيناي مفتوحة

Çok hoş bir adam.
غايل: إنّه شابٌ لطيفٌ للغاية.

Bu da çok tatlı galiba.
أظن أن هذا الكلب لطيفٌ نوعاً ما

Sana kızmak istiyorum ama bir anda o kadar tatlı oluyorsun ki.
أريد أن أكون غاضبةً عليك لكن أنت لطيفٌ للغاية!

Evet, küçük tatlı Jake gibi duruyor.
نعم, إنَّه يبدو كـ جيكٌ لطيفٌ وودود

Dylan, teşekkür ederim. Çok tatlısın.
ديلان، شكراً ، إنه لطيفٌ جداً

Çok tatlısın, evet.
هذا لطيفٌ جداً, موافقة

Müdür nazik bir insan. Evet öyledir.
الآمر رجلٌ لطيفٌ جداً - نعم، إنهُ كذلك -

Israr ettiğinde çok şirin oluyorsun.
أنتَ لطيفٌ جداً عندما تكون مُتشدد

Aman tanrım! Çok şeker!
يا إلهي هذا لطيفٌ جداً

Yenilebilen gerçek bir hamburgeri tercih ederdim ama bu da oldukça güzelmiş.
كنت أفضّل شطيرة عاديّة لتناولها ولكن هذا لطيفٌ أيضاً

Çok naziksiniz bayanlar.
ذلك لطيفٌ جداً، سيداتي

- Bu istediğin birşey değildi, ve şimdi çok uzağa gitti, ve şimdi seni serbest bırakmalıyım, çünkü sen çok iyisin.
-إن هذا كان لقائًا مُعدًا مُسبقًا لم ترده أصلاً . ولقد وصل إلى مدى بعيد,والآن يتوجب علي أن أتركك لأنك لطيفٌ جدًا

Köylerinde sirin ve sevimli görünürken savas basladi mi--
أي أنه لطيفٌ ومحبوب من سكان القرية لكن وبمجرد أن تنشب المعركة

Yani, gerçekten iyi biri. Güzel bir işi var. Ama tahmin ettiğimizden çok daha fazla açığı var.
فهو لطيفٌ جدّاً، و لديه عملٌ جيّد، لكن هناك مطبّات أكثر ممّا ظننّا.

Yani, çok incesin ama bunu düşünmen lazım.
حسناً، أعني، هذا لطيفٌ جداً منك لكن يجب عليك، تعلم، التفكير بالأمر

Aman Tanrım, çok şirinsin.
أجل , إنك كذلك يا إلهي إنك لطيفٌ حقـاً

Çok naziksin gerçekten ama sevgilim var yani.
هذا لطيفٌ منك، ولكنّني أملكُ خليل بالفعل.

Çok kibarsınız ama sadece küpelerim var.
ذلك لطيفٌ للغاية، ولكنْ لم يكن سبب ذلك إلا أقراطي.