Kastettiğim dünya, kadınların ailelerine yemeleri için buğday öğüterek her gün iki üç saatlerini harcadıkları dünya. | TED | أنا اقصد العالم الذي تعيش به النساء اللواتي تقضين ساعتين حتى ثلاث ساعات كل يوم يطحن البذور لعائلاتهم حتى يأكلوا. |
Silahları var ama ailelerine götürecek yiyecek bulamıyorlar. | Open Subtitles | وهم يملكون الأسلحة لكنهم لا يملكون طعاما لعائلاتهم |
ailelerine, arkadaşlarına, sevgililerine koşarlar. | Open Subtitles | انهم يذهبون لعائلاتهم واصدقائهم وخليلاتهم |
Beklendigi uzere, dunyanin her yanindaki insanlar istedikleri seyin kendileri, aileleri, cocuklari bagli olduklari topluluklari icin mutluluk oldugunu soyluyor. | TED | وقد كانت اجابة معظم سكان المعمورة ان الشيء الوحيد الذي يريدونه هو السعادة .. لهم .. لعائلاتهم .. ولاطفالهم ولمجتمعهم |
İster zengin ister yoksul olsunlar, kendi aileleri için aynı kararı verdiler. | TED | انهم صنعو نفس القرار لعائلاتهم , سواء كانوا اغنيه ام فقراء . |
Ne olmuş yani? Ben adamlarıma kendi ailelerinin refahını biraz artırsın diye destek oluyorum. | Open Subtitles | أنا أساعد رجالي في محاولة أخذ بعض التأمين لعائلاتهم |
İmparatora karşı yapılan entrika başarısız olursa, entrikayı düzenleyene fırsat tanınırdı, ailesinin servetini tutması için. | Open Subtitles | عندما تفشل أحد المؤامرات ضد الامبراطور فقد كان يمنح المتآمرين فرصة دوماً ليسمح لعائلاتهم أن تحتفظ بثرواتها |
Elemanlarımdan hiçbirini kovmuyorum. Bunu ailelerine yapamam. | Open Subtitles | لن أطرد أحد من طاقمي , لن أفعل هذا لعائلاتهم |
Bunu, ailelerine daha iyi bir yaşam sağlayabilmek için güzel şeyler satın alabilmek için ve sabah uyanmak için bir sebepleri olsun diye yaparlar. | Open Subtitles | يفعلونذلكليقدمواحياة أفضل لعائلاتهم لكييمكنهمتحمّل ..شراء الأشياءاللطيفة. |
Böylece çöpçüler de ekmeklerini kazanmaya devam edip ailelerine dürüm alacak parayı sahip oluyorlar. | Open Subtitles | لإنها تُبقي عمّال النظافه يكسبون مالاً للعيش لكيّ يجلبوا وجبات التاكو لعائلاتهم |
İşçiler kazandıkları parayı memleketlerindeki ailelerine yollarlar. | Open Subtitles | يقوم العمال بتحويل نقودهم إلى مسقط رؤوسهم ليعطوها لعائلاتهم |
Bu mıntıkanın haraçları ailelerine ve halka onur getirdikleri için sadık savaşçılar olarak kalacaklardır. | Open Subtitles | متسابقي هذه المقاطعه كانو شُجعان و محاربون نُبلاء لقد جلبوا الشرف لعائلاتهم و الفخر لشعبهم |
Onların ailelerine ve gelecek ailelerine işkence etmesi gerekiyormuş. | Open Subtitles | تحتّم عليه أن يعذّب عائلاتهم والأجيال المستقبليّة لعائلاتهم. |
İnsanlar dış dünyada çok fazla başarılı olabiliyorlar ve bu aileleri için tamamen gizemli olabiliyor. | Open Subtitles | يستطيع الأناس عادة أن يكونوا ناجحين جداً في العالم الخارجي ويبقوا لغزاً كبيراً لعائلاتهم |
Bu gece sizin, benim, Alman ordusunun yüksek kademe ve onların aileleri ile arkadaşları için. | Open Subtitles | هذه الليلة لك، لي وللجيش الألماني للقيادة العليا، لعائلاتهم وأصدقائهم |
Bu gece sizin, benim Alman ordusu, yüksek komuta onların aileleri ve dostları için. | Open Subtitles | هذه الليلة لك، لي وللجيش الألماني للقيادة العليا، لعائلاتهم وأصدقائهم |
Beni suçlu bulun ve bırakın bu adamlar evlerine ailelerinin yanına gitsinler. | Open Subtitles | اجعلوني مذنبا ودعوا هؤلاء الرجال يعودون لعائلاتهم |
Burası onların, ailelerinin, oldukları gibi davranabileceği bir yer. | Open Subtitles | مكان لهم و لعائلاتهم حيث بإمكانهم القدوم كي يكونوا على سجيتهم |
O kızlar bir gün Almanya'daki ailelerinin yanına dönecek. | Open Subtitles | هؤلاء الفتيات سيعدون يوما ما لعائلاتهم في ألمانيا |
İmparatora karşı yapılan entrika basarısız olursa entrikayı düzenleyene fırsat tanınırdı ailesinin servetini tutması için. | Open Subtitles | عندما تفشل أحد المؤامرات ضد الامبراطور فقد كان يمنح المتآمرين فرصة دوماً ليسمح لعائلاتهم أن تحتفظ بثرواتها |
İmparatora karşı yapılan entrika başarısız olursa, entrikayı düzenleyene fırsat tanınırdı, ailesinin servetini tutması için. | Open Subtitles | عندما تفشل أحد المؤامرات ضد الإمبراطور فقد كان يمنح المتآمرين فرصه دوماً ليسمح لعائلاتهم أن تحتفظ بثرواتها |
Noel kartı olarak ailesinin fotoğrafını gönderenlerden. | Open Subtitles | الاشخاص الذين يرسلون صور لعائلاتهم على بطاقات عيد رأس السنة |