ama gerçeklikte müziğin beni bestelediğini fark ettim. | TED | لكن في الحقيقة، لقد أدركتُ أن الموسيقى قد شكلتني. |
fark ettim ki asıl esirgenen evliliğimizdi. | Open Subtitles | لقد أدركتُ بأنّ زواجنا بأكمله مجرّد عرقلة |
Büyük adam olmak için aceleye gerek olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أنّه لا يوجد داعٍ للتعجّل إلى العظمة |
Bundan kaçınırsam her şey yoluna girer diye düşünmüş olsam da sonrasında daha çok acıya sebebiyet verdiğinin çok geç farkına vardım. | Open Subtitles | لقد إعتقدّت بأنّ تجنب الوضع سيكونُ مثالياً، لكن لقد أدركتُ ذلك متأخّرةً والذي سيؤذي مشاعرَ أحدكما الآخر. |
Bazı şeylerin farkına vardım. O kadar çok salaklık yaptım ki. | Open Subtitles | لقد أدركتُ شيئًا, لقد كنتُ أحمقًا. |
Yeni farkettim ki sana hayatımı kurtardığın için hiç teşekkür etmedim. | Open Subtitles | لقد أدركتُ لتويّ لم أشكرك أبداً علي إنقاذِك لحياتي |
Aptalca bir şey olduğunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | لقد أدركتُ إن ذلك كان فعلاً غبياً |
Beni korkutmanızın tamamen şaka olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أن إخافتكَ لي كانت من باب المزاح |
Bu olayın milleti nasıl heyecanlandırdığını görünce fark ettim ki Dokgo Jin deli gibi takipçileri olan ve tüm ülkece sevilen bir adam. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أمراً ما بعد مشاهدة الدولة بأكملها تتأثر بذلك دوك غو جين هو شخص يحبه كل العالم |
Senin hakkında bildiğim tek şeyin yaşadığın yer olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | أنا سعيدة أنّكَ هنا. لقد أدركتُ أنَّ الشّيء الوحيد الّذي أعرفه عنك هو مكان اقامتكَ. |
Acı bir netlikle fark ettim ki bu durumun adaletsizliğini tersine çeviremeyen... ..adaletsizliği kendi yaşar. | Open Subtitles | لقد أدركتُ بوضوحٍ قاسٍ لا يمكن لأحد أن يتغاضى عن ظُلم هذا الإحتلال فإنه يأتي إلى منزله |
İlişkileri bitirebildiğim gibi başlatabileceğim bir yeteneğe sahip olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أن لدي الموهبة لكي أبدأ العلاقات... بقدر ما لدي موهبة إنهاءها. |
Sana içecek önermediğimi fark ettim! | Open Subtitles | لقد أدركتُ لتوي أنني لم أقدم لك مشروباً |
Başkasına ait olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أنه ينتمي لشخصٍ آخر. |
Bunu yeni fark ettim 13 yaşında güzel bir kızım var ve ben onu iyi Miami'de yetiştirmek istiyorum | Open Subtitles | لقد أدركتُ ذلك للتوْ لدي طفلة جميلة تبلغ التالثة عشر وأريد تربيتها في "ميامي" طاهرة |
Şimdi fark ettim de o her zaman böyle hissediyor. | Open Subtitles | لقد أدركتُ للتو كيف يشعر دوماً. |
Özür dilerim. Ben sadece.. Ben ne kadar yorgun olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | آسفة، لقد أدركتُ فقط كم أنا مُتعبة. |
Şimdi hata yaptığımın farkına vardım. | Open Subtitles | لقد أدركتُ الآن كم كنتُ مخطئة. |
Fakat yeni bir saray inşa ederken kral değişirse dünyanın da değişebileceğinin farkına vardım. | Open Subtitles | لكن... عندما كنتُ أقومُ ببناء القلعة... لقد أدركتُ أنّ العالم يمكنُ أن يتغير إذا ماتغير الملك. |
Ne olursa olsun bir Şayen olduğumun farkına vardım. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أنّي سأكون دائمًا من عشيرة (تشايان) وعلى دينهم. |
Az önce farkettim ki zaten başkentte halletmem gereken işlerim var. | Open Subtitles | لقد أدركتُ أنّ لديّ بعض الأعمال عليّ الإهتمام بها بالعاصمة، على أيّ حال. |
Bişeyi farkettim..artık size kızgın değilim | Open Subtitles | لقد أدركتُ أمراً لتوي أنا لستُ غاضبةً منك بعد الآن |
Aptalca bir şey olduğunu şimdi anlıyorum. | Open Subtitles | لقد أدركتُ إن ذلك كان فعلاً غبياً |