Üç hafta önce kertenkele doğurmadığım için hayal kırıklığına uğradığını söyledin. | Open Subtitles | قبل 3 أسابيع, لقد قلتِ أنكِ محبطة لعدم ولادتي لـ سحلية |
Babam hala dönmedi. Telsizde nefes alış sesi duyduğunu söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ سمعتِ تنفسا ثقيلا على اللاسلكي |
Hayır. Bana onunla hiç görüşmediğini söyledin. | Open Subtitles | لا، لقد قلتِ أنكِ لم يسبق لكِ مقابلته |
Açtım demiştin. | Open Subtitles | حسناً، لقد قلتِ أنكِ ذهبتي إلى هناك لأنكِ كنتِ جائعة؟ |
Bizim yanımızda uyanınca mutlu oluyorum demiştin... | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ تُحبين أن تستيقظي كل صباح ونحن معاً ... حسناً |
Bölüm'ü yok edeceğini söyledin ama sen tek bir kişisin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ ستسقطين "الشعبة" -ولكنكِ أنتِ لوحدكِ |
Onunla iyi anlaşman gerektiğini kendin söyledin. | Open Subtitles | -بلى سنذهب لقد قلتِ أنكِ تريدين أن تكونين لطيفة معها |
- Üzgün olduğunu söyledin ama hiçbir zaman ciddi değildin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ آسفة ولم تعنيها أبدًا! - ماذا؟ - بتاتا! |
Sen evliliğin bitene kadar beklemek istediğini söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ تريدين الانتظار... إلى حين انتهاء زواجكِ. |
Arkadaşınla konuştuğunu söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ تتحدثين مع صديقك |
Savaş istemediğini söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ لا ترغبين في حرب |
Suçları tahmin ettiğinizi söyledin. Nasıl? | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ تتنبأي بالجريمة، كيف؟ |
Artık küçük düşmeyeceğini söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ سئمتِ من التعرض للأهانة |
Burada olduğunu söyledin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ هنا |
10 yıllık deneyimin var demiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ لديكِ خبرة عشرة سنوات |
Açım demiştin. | Open Subtitles | لقد قلتِ أنكِ جائعة. |
Melda, doktor tanıdığım var demiştin. | Open Subtitles | (ميلدا)، لقد قلتِ أنكِ تعرفين طبيب. |