Bunu söylediğim için üzgünüm, ama benim birşey yapmam için çok geç. | Open Subtitles | آسف لقولي هذا, لكن الوقت تأخر بالنسبه لي لأفعل أي شيء لأبنك |
Gerçek hastayı yataktakinin değil de bilgisayardaki hastanın temsil etmeye başladığını söylediğim için Silikon Vadisi'nde başım biraz derde girdi. | TED | لقد وقعت في بعض مشاكل مع وادي السيليكون لقولي بأن المريض في السرير قد أصبح بمثابة رمز للمريض الحقيقي داخل الحاسوب. |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama henüz hazır değilsin. | Open Subtitles | و آسف لقولي بأنها ليست ما نبحث عنه تماماً |
Hee, aslında... arkadaş oluyoruz ya, sana şunu söylemekten çekinmiyorum. | Open Subtitles | بما أننا أصبحنا أصدقاءا, مع أنني غير مرتاحة لقولي هذا. |
Herkes bana tavşan kılığına girmişim gibi bakabilir çünkü bunu söylerken bende kendimi o kadar kötü hissediyorum. | Open Subtitles | الجميع ينظر إليّ كأنني أرتدي بذلة على شكل أرنب لأنني أشعر بالغباء لقولي هذا |
Bunu dediğim için, kötü bir sürtük olacağımı biliyorum ama bana izin veremez misin Yoon oppadan hoşlanmam için? | Open Subtitles | أعرف أنني سيئة حقاً لقولي هذا لكن. ألا يمكنكِ أن تعطيني الإذن لإحب يون أوبا؟ |
Tutkulu, beni destekliyor ve ilham veriyor. Bilmiyorum, dediğim gibi, bunu söylediğim için kendimi salak gibi hissediyorum ama... | Open Subtitles | انها عاطفية وداعمة وملهمة اشعر بالغرابة لقولي هذا |
Tamam, bunu söylediğim için beni öldürür ama kardeşim senden hoşlanıyor. | Open Subtitles | حسناً, هو قد يقتلني لقولي هذا ولكن أخي معجب بك |
Biliyor musunuz, bunu size söylediğim için beni öldürecek ama yıllar önce sizin öğrencinizmiş. | Open Subtitles | إنها ستقتلني لقولي هذا ولكنها كانت طالبة لديك منذ سنوات |
Ve bunu söylediğim için beni parçalama, ama ben seninle evlenip hayatımın geri kalanını başka birinin gölgesi altında geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | ولا تحطمي عظامي لقولي هذا، ولكني لا أنوي الزواج وقضاء باقي عمري في ظل شخص آخر |
Ama gerçekten böyle söylediğim için çok üzgünüm, sana dokunana kadar hukuki olarak ne ben, ne de okul idaresi bir şey yapamaz. | Open Subtitles | ..لكن حتى يحصل ذلك وأنا آسفة حقاً لقولي هذا لاشيء شرعي أستطيع أنا او إدارة المدرسة فعله |
Şey, bunu söylediğim için üzgünüm ama yavaş olduğunu ve çok para aldığını söylüyor. | Open Subtitles | أعتذر لقولي هذا، لكنّها تقول أنّك تستغرق وقتاً طويلاً وتكلفها الكثير |
Seni üzecek şeyler söylediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسفة لقولي تلك الأشياء إن كانت قد أزعجتكِ |
Sürekli aynı şeyi söylediğim için özür dilerim, ama çok güzelsin. | Open Subtitles | آسف لقولي ذلك مرارًا، لكنّك جميلة للغاية. |
Bunu söylediğim için kendimi biraz suçlu hissediyorum ama o gittiği zaman kendimi rahatlamış hissettim. | Open Subtitles | انا اشعر بالذنب قليلا لقولي هذا، لكن لقد ارتحت عندما ذهب |
Ve şunu söylediğim için üzgünüm ki 100 milyon için Izna'nın hayatını tehlikeye atamayız. | Open Subtitles | و أنا آسف لقولي هذا لا يمكننا وضع حياة إزنا على المحك لأجل 100 مليون روبية |
Hayatında aşk ve seks olmadığını söylediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | أنا آسفة لقولي أنكِ لا تملكين حبًا أو جنسًا في حياتك. |
Belki bunu söylediğim için cehenneme gideceğim ama bunu bırakmaya hazır değilim. | Open Subtitles | ،ربما سأذهب للجحيم لقولي هذا لكنني لستُ مستعدًا للتخلي عنكِ |
Kimsenin ekleyeceği bir şey yoksa, ilk defa erken bitirdiğimizi söylemekten memnuniyet duyarım. | Open Subtitles | إذا لم يكن أحد لديه سؤال ليضيفه إذن أنا سعيد لقولي أنتهينا مبكراً لأول مره |
İşte bu yüzden ikisini de yaptığını görmekten ve bunu söylemekten... büyük gurur duyuyorum. | Open Subtitles | ولهذا أنا حقًّا فخور لقولي ولرؤيتي.. أنّك فعلت كِلا الأمرين. |
O yalanlar söylerken ben gerçeği söyledim diye beni tutuklattığını? | Open Subtitles | تسجنني لقولي الحقيقة بينما لا تقولُ هي إلا كذباً؟ |
Bakımımda yanlış kişi olduğunu söylediğim ve ölmeme izin ver dediğim için üzgünüm. | Open Subtitles | آسف لقولي أنني أخطأت الاختيار بوضعك مسؤولة عن رعايتي، لقولي .. |
Üzgünüm, bunu söylediğime üzgünüm, ama... | Open Subtitles | انا آسف لقولي ذلك، لكن... أنتِ الشيء الوحيد المتبقي لدي... |