Kafana girmesine dedin sanki kötü bir şeymiş gibi ama değil. | Open Subtitles | قلتى , تدخل فى رأسك كأنها شئ سئ لكنها ليست كذلك |
Öncelikle, kadın olduğunu sanıyorsun ama değil. | Open Subtitles | في البداية تظنين انها امرأة لكنها ليست كذلك |
Öncelikle, kadın olduğunu sanıyorsun ama değil. | Open Subtitles | في البداية تظنين انها امرأة لكنها ليست كذلك |
Biliyorum, herkes onun iyi biri olduğunu düşünüyor ama öyle değil. | Open Subtitles | اعرف بأن الجميع يظنون بأنها طيبة لكنها ليست كذلك |
Belki biri öyle düşünmemizi istiyor, ama öyle değil. | Open Subtitles | اقصد . ان بعضنا قد يعتقد ذلك و لكنها ليست كذلك |
Belki biri öyle düşünmemizi istiyor, ama öyle değil. | Open Subtitles | اقصد . ان بعضنا قد يعتقد ذلك و لكنها ليست كذلك |
Aynı belge gibi görünüyorlar ama değiller. | Open Subtitles | إنها تشبه الوثائق الأصلية لكنها ليست كذلك |
Osurmanın komedide iyi olduğunu sanıyorlar ama değil. | Open Subtitles | يخالان أنّ النكات عن إطلاق الريح هي نوع محنّك من الكوميديا، لكنها ليست كذلك |
Çıkan seslerin rahatsız edici olduğunu düşünebilirsiniz ama değil. | Open Subtitles | يخال لكم أن تكون الأصوات المدوية مزعجة لكنها ليست كذلك |
Her şey yolundaymış gibi davranıyoruz ama değil. | Open Subtitles | نحن نتظاهر أن علاقتنا ناجحه، لكنها ليست كذلك |
Aslında o da suç olmalı, ama değil. | Open Subtitles | التي كان عليهم اعتبارها جريمة جنائية , لكنها ليست كذلك |
Benden güzel olsa anlarım, ama değil. | Open Subtitles | إذا كانت أجمل منى كنت سأتفهم , و لكنها ليست كذلك |
Herkes kötü biri olduğunu sanıyor ama değil. | Open Subtitles | لا ، الجميع يعتقد أنه شخصسيء و لكنها ليست كذلك |
Gerçekten öyle ama değil. Felaket bir şey. | Open Subtitles | أنها بالفعل كذلك , لكنها ليست كذلك هذا مريع , هذا مريع جدا |
Yani, belki bazılarımız öyle olduğunu düşünüyor, ama öyle değil. | Open Subtitles | اقصد . ان بعضنا قد يعتقد ذلك و لكنها ليست كذلك |
Yani, belki bazılarımız öyle olduğunu düşünüyor, ama öyle değil. | Open Subtitles | اقصد . ان بعضنا قد يعتقد ذلك و لكنها ليست كذلك |
Bu ilişkiyi sadece eğlence arabada ve otobüste sevişmek olarak görüyorsun ama öyle değil. | Open Subtitles | اعلم انكِ تعتقدين ان هذه العلاقه فقط للمرح و ممارسه الجنس في السيارات و الحافلات لكنها ليست كذلك ليست بالنسبه لي |
Buraya geldiğimden beri gezmeye geldim sanıyorlar ama öyle değil! | Open Subtitles | منذ أن أتيت إلى هنا , كنت اتظاهر أنها مجرد زيارة عاديه لكنها ليست كذلك |
Sadece yeraltı dövüşü olduğunu söylüyor ama öyle değil. | Open Subtitles | يقول أنها مجرد منافسات تحت الأرض لكنها ليست كذلك |
İnsanlar bu kelimenin ahlaksız bir anlamı olduğunu sanıyor ama öyle değil. | Open Subtitles | الناس تعتقد أن تلك الكلمة تعني شيئاً قذراً, لكنها ليست كذلك. |
Tanınmayacak şekilde biçimi bozulurdu ama öyle değil. | Open Subtitles | مشوهة لدرجة يصعب التعرف عليها لكنها ليست كذلك |
Bunlar sıradan şeyler olsa sizi anlardım ama değiller. | Open Subtitles | هذا مفهوم. إن كانت هذه أغراضاً عادية. لكنها ليست كذلك. |