Mark'ın biraz sert olduğunu biliyorum ama aslında çok tatlıdır. | Open Subtitles | أعلم أن مارك عصبي قليلا لكنه في الحقيقة لطيف جدا |
Bu acı bir şey ama aslında bir yandan da mutlu bir şey, çünkü onları en saf halleriyle hatırlayabilirsiniz. | TED | و هذا شيء محزن، و لكنه في الحقيقة شيء جيد بشكل ما، لأنك تستطيع تذكرهم بروحهم النقية. |
Hatta 914 sonunda piyasaya sürüldüğünde hala aşırı ısı giderici olarak adlandırılan bir cihaza sahipti ama aslında küçük bir yangın söndürücüydü. | TED | في الحقيقة، عندما صدرت آلة 914 أخيرًا، كانت تحتوي على جهاز سُمي بمزيل الاحتراق لكنه في الحقيقة كان مطفأة حريق صغيرة داخلية. |
Canım sıkılıyor. Bu tıpkı fularım gibi, ipek sanılacak ama aslında metal bir şey. | Open Subtitles | وشاحي يبدو كالحرير لكنه في الحقيقة معدني |
Akabinde duello ediyorlar gibi görünürler... ..ama aslında bu tekrar bir çeşit danstır. | Open Subtitles | ما يأتي قد يبدو كمبارزة... .. لكنه في الحقيقة نوع من الرقص مجدداً. |
Ona kuzu kanında yıkanmak diyorlar ona ama aslında o sadece sıradan bir su. | Open Subtitles | ثم يغسلونه في دمّ الحمل. لكنه في الحقيقة ليس سوى ماء. |
Örneğin bir çok insan farkına varamayabilir, ama aslında bu adamın tepesi fena atmış. | Open Subtitles | على سبيل المثال، هو قد لا يكون واضح إلى كل شخص، لكنه في الحقيقة مزعج جدا. |
Ama esas hadise, eşcinsel gibi görünen ama aslında heteroseksüel olan bir seks yapmamız. | Open Subtitles | لكنالحدثالرئيسيهوأننا نتظاهر.. بممارسة جنس الشواذ لكنه في الحقيقة جنس عادي |
Çok karmaşık olduğunu ama aslında gerçekte oldukça basit olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | أنت تقول أن الأمر معقد لكنه في الحقيقة بسيط للغاية |
Joe bilgisayarı açtığında UNIX kullandığını sanacak ama aslında 64'ü kullanıyor olacak. | Open Subtitles | عندما يشغله جو ,سيظن انه يشغل يونيكس لكنه في الحقيقة سيكون ال64 الخاص بنا |
ama aslında gözlerini üzerimden ayırmamaları için kocam gönderdi. | Open Subtitles | لكنه في الحقيقة أرسلهم لكي يراقبوني. |
ama aslında gözlerini üzerimden ayırmamaları için kocam gönderdi. | Open Subtitles | لكنه في الحقيقة أرسلهم لكي يراقبوني. |
ama aslında bir hayatı bitirmenin nasıl bir şey olduğunu bilmek istiyor. | Open Subtitles | "و لكنه في الحقيقة يريد أن يكتشف كيف هو شعور أن تنهي حياة" |
ama aslında kendim için için! | Open Subtitles | "لكنه في الحقيقة من أجلييي..." "يييي..." |
ama aslında değilim. | Open Subtitles | لكنه في الحقيقة افتراء |
Yani Scott Kino'yu Kader'e yolladığını sandı ama aslında gezegenin geçmişine geri yolluyordu. | Open Subtitles | لذا اعتقاد (سكوت) أنه أرسل (الكينو) للـ(قدر) لكنه في الحقيقة اعادها الي الكوكب لكن في الماضي. |
Hermey oyuncakları yapan ama aslında dişçi olmak isteyen elf. | Open Subtitles | هيرمي) هو القزم الذي يصنع العاباً) لكنه في الحقيقة يريد ان يكون طبيب اسنان |
Ronnie'nin babası bunu bilmiyordu, ama aslında o ailenin bir parçasıydı. | Open Subtitles | لم يعلم والد (روني) بذلك، لكنه في الحقيقة جزء من سلالة العائلة. |