Emin değilim ama sanırım U borusunu buldum. | Open Subtitles | حسنا، أنا لستُ متأكدة، لكن أظنّ أنّي وجدت الداعم. |
Keşke içimdeki "hayvanları yemek bir cinayettir" diyen manevi sese dikkat kesilmesem ama sanırım sizler kadar güçlü değilim. | Open Subtitles | أتمنى لو كنتُ قادرةً على إسكات ذلك الصوت داخل رأسي والذي يقول أن أكلَ الحيواناتِ جريمة لكن أظنّ أنني لستُ قويةً مثلكم |
ama sanırım kendinize gelmeye sizi tekrar oyuna dâhil eden o kişiyi tanıdığınız an başlıyorsunuz. | Open Subtitles | لكن أظنّ أنك تبدأ بالتعافي لحظةَ تقابل ذلك الشخص الذي يُعيدكَ إلى اللعبة |
Bunu duymak benim için çok zor ama sanırım haklısın. | Open Subtitles | من الصعب عليّ سماع ذلك، لكن... أظنّ أنّكِ على حق |
ama artık yatacağız, o yüzden gürültü falan duymayacaksınız. | Open Subtitles | لكن أظنّ أنّه سيهدأ، لن يكون هُناك ضجيج بعد الآن. |
Paranoyaklaştığını düşünmüştüm ama galiba benim bilmediğim bir şey biliyordu. | Open Subtitles | ظننتُ أنّه مُتشكك، لكن... أظنّ أنّه عرف شيئاً لم أعرفه. |
ama her nasılsa babası için bir müdahale düzenlemek, bütün gününü alıyor insanın. | Open Subtitles | لكن أظنّ إدارةَ مؤتمرٍ لوالدها يفسد كلّ ذلك. |
Daha yeni gittim ama bir kez daha gidebilirim. | Open Subtitles | لقد ذهبتُ للتو، لكن أظنّ أنّه يمكنني الذهاب مجددًا |
ama galiba işin sonunda insanlar tuhaf şeyler söylüyor. | Open Subtitles | لكن أظنّ أنّ الناس يقولون أشياء غريبة على فراش الموت |
ama bence bu hediyeler, Prajna ve samsaranın dengesini Yeniden sağlayan aşk ve Düşüncenin tezahürü. | Open Subtitles | لكن أظنّ أن هذه الهدايا ولدت أفكار وحبّ ستعيدان ميزان الحكمة ودورة الميلاد. |
Biraz daha büyüyünce bunları söyleyecektim ama şimdi söylemem en iyisi. | Open Subtitles | كنتُ سأخبرك بشيء عندما تكبر. لكن أظنّ أن مِن الأفضل أن أخبرك الآن. |
70'lerde insanların üç gün güzelce hafta sonları olsun diye Ekim'in ikinci pazartesisine bile taşıdık, ama sanırım siz millet kutlamalardan nefret ediyorsunuz." | TED | في السبعينات، جعلنا تاريخه في ثاني يوم اثنين من أكتوبر حتّى يحظى الناس بنهاية أسبوع ذات ثلاثة أيام لكن أظنّ أنّكم تكرهون الاحتفالات." |
- Onu özleyeceğim, ama sanırım en iyisi bu. | Open Subtitles | أنا أفتقدها , و لكن... أظنّ أن هذا للأفضل. |
Benimle havaalanında buluşmaları gerekiyordu ama sanırım günleri filan karıştırdılar. | Open Subtitles | كانا... كان من المفترض أن يلاقياني في المطار، لكن أظنّ اختلط الأمر عليهما أو شيء من هذا القبيل |
Aslında bunu kimseye söylediğim olmamıştı ama söyleyecek olsaydım, sana söylerdim. | Open Subtitles | حسنٌ، أقصد، أنا... لم أخبر أحداً بهذا من قبل لكن أظنّ أنّي إن فعلت، فسيكون أنت من أخبره |
Epey zarar görmüş ama galiba tamir edebilirim. | Open Subtitles | إنّه محطم تماماً... و لكن أظنّ إنّني أستطيع إصلاحه |
Muhabire Tom'u veya Ivar'ı yollayabilirim ama bence-- | Open Subtitles | يُمكننا أن نجعل طوم و إيفار يتكلّفان بأمر الصحافي إذا أردت، لكن أظنّ أنّ... |
O gayet iyi ama sanırım buraya gelmelisin. | Open Subtitles | -هي بخير لكن أظنّ أنه يجدر بك القدوم إلى هنا |
Özür dilerim, Randy, ama bence parayla daha akıllıca bir şeyler yapmalıyız. | Open Subtitles | ..آسف بهذا الشأن يا (راندي)، لكن أظنّ أنّه يجب أن نقوم بأمر أذكى بهذه النقود |
ama bir deneyeceğim. | Open Subtitles | لكن أظنّ أنّي سأمنحها محاولةً |