Aydınlatma görevini yerine getiriyor, ama aynı zamanda, bu veriyi transfer edebiliyoruz. | TED | انه يؤدي وظيفة الاضاءة لكن في نفس الوقت نستطيع بث هذه البيانات |
Kapşonu anlık bir kararla takabilirsiniz ve bununla sıcaklık ve koruma hissedebilirsiniz ama aynı zamanda işin psikolojik yanlarını da hissedebilirsiniz. | TED | يمكنك فورا أن تفكر في ارتداء الهودي على رأسك، وتشعر بدفئه وحمايته، لكن في نفس الوقت، يمكنك أن تشعر بجوانبه النفسية. |
Peki ya fareyi bu yeni kutuya koysak, ama aynı zamanda, öncesinde yaptığımız gibi lazerleri kullanarak korku anısını yeniden canlandırsak nasıl olur? | TED | لكن ماذا لو وضعنا الفأر في هذا الصندوق الجديد لكن في نفس الوقت، فعَّلنا ذاكرة الخوف باستخدام الليزر كما فعلنا سابقاً؟ |
İşe bisikletle gidiyor, ama aynı anda, bazı yönlerden muhafazakar. | TED | يركب دراجته للعمل لكن في نفس الوقت, هو بشكل ما محافظ |
fakat aynı zamanda, koruma biyologları farketti ki, bu kötü haberler insanları uğraşmaktan soğutuyor. | TED | لكن في نفس الوقت بدأ يدركعلماء البيولوجيا الانحفاظية بأن الأخبار السيئة تحزن الناس. |
ama aynı zamanda, Chad daha dengesiz bir hale gelmişti ve biz bunun bedelini benzin alırken ödemiyorduk. | TED | لكن في نفس الوقت تشاد صارت أقل استقرارا ونحن لا ندفع هذا السعر في المضخة |
ama aynı zamanda sakinim. Garip değil mi? | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت يجب أن نتحلى بالهدوء، غريب، أليس كذلك؟ |
ama aynı zamanda, herşey bana çok yabancı. | Open Subtitles | و لكن, في نفس الوقت فهي غريبة للغاية علي |
Onu tekrar görmeye can atıyordum ama aynı zamanda bundan korkuyordum. | Open Subtitles | كنت أنا مشتهى أن نراه مرة أخرى ، لكن في نفس الوقت كنت خائفا وسوف يحدث. |
Koma belirtileri var, ama aynı anda, bir düzine insanınkiler karıştırılmış gibi ölçümler alıyoruz. | Open Subtitles | فى وقت ما يشير الى غيبوبةِ لكن في نفس الوقت نرى قراءات كأن دسته من الناس يقفزون معاً |
Bu çok büyük bir başarı ama aynı zamanda çok rahatsız edici. | Open Subtitles | إنه ملحوظ جداً، لكن في نفس الوقت هو مزعج جداً |
ama aynı zamanda, onu olabildiğince çabuk ameliyat etmeliyiz. | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت، نريد تصليح الضرر بأسرع ما يمكن |
"ama aynı anda son derece sürtük ve müsait görünen." | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت يوحي بالانحلال والبساطة |
ama aynı zamanda eğer ismimi geri kazanmak hastanedeki sorumluluklarımı unutturuyor ve yeni şeyler üretmeme engel oluyorsa buna değer mi? | Open Subtitles | فهمت قصدك لكن في نفس الوقت، اذا تطلب اعادة اسمي الى تلك المقالات احباطي وغمر مسؤولياتي هنا في المستشفى |
Ve bu tamamen tüyler ürpertici, ama aynı zamanda rahatsız edici biçimde ateşli. | Open Subtitles | وأنا أَعرفُ بأنّ ذلك مخيفُ كلياً، لكن في نفس الوقت... جذاب بشكل مقلق. |
Ama, aynı zamanda, onları bir savaş narası olarak kullanıyorlar, ama bunu yardım etmek için yapmıyorlar. | Open Subtitles | لكن في نفس الاتجاه انهم يستخدمونكم في استعطاف ارض المعركة |
Sadece beyninizi kapatıyor olabilirsiniz ama aynı zamanda partnerinizi de kapatıyormuşsunuz gibi oluyor. | Open Subtitles | أنت هكذا ربما تحاول إراحة ذهنك قليلاً، و لكن في نفس الوقت شريكتك قد تشعر بأنك غير مهتم بها. |
Biliyor musun, beni başından savmanı ama aynı zamanda hâlâ bir şansım olduğunu hissettirmeni seviyorum. | Open Subtitles | واحب طريقة توبيخك لي لكن في نفس الوقت جعلتني اشعر انك تميلين لي وانه ممكن ان احظى بفرصة |
Yumruğu iyi aldın ama aynı anda, biraz da korkmuştun. | Open Subtitles | يا ولد ، يمكنكِ أخذ لكمة لكن في نفس الوقت كنتِ جبانة قليلاً |
Fakat, aynı zamanda, ben merak ediyorum... | Open Subtitles | لكن في نفس الوقت، أتسائل أيضاً عما حدث فعلاً |
fakat aynı zamanda, şunu da belirtmek gerekir ki, geçmişte balıkçı tekneleri günde 10 ton balık yakalarken, bugün etkinlikleri arttı ve 100 ton tutar hale geldiler. | TED | لكن في نفس الوقت، من المهم الإشارة إلى أنه في الماضي كان يمكن لتلك السفن أن تصطاد في اليوم 10 سمكات تونة، وحاليا قد تصطاد 100 سمكة لأن السفن أصبحت أكثر فاعلية. |