2 tanesi aylar önce kayıp olarak bildirilmiş, Ama hepsi de evsiz görünüyor. | Open Subtitles | اثنان منهما بلغ انهما مفقودان من قبل عائلاتهم قبل شهور لكن كلهم يبدو أنهم عابرين |
Ama hepsi de "Bana benim adamda ne yapacağımı söyleme" demek. | Open Subtitles | لكن كلهم يعنون بان لا تقول لى ما يجب القيام بة فى جزيرتى. |
Çoğu müfrezeydi Ama hepsi şu adamı yatağa kelepçelemeye çalışırken ısırıldı. | Open Subtitles | أغلبهم حراس ، لكن كلهم تم عضهم أثناء محاولة تصفيد هذا الرجل في السرير |
Ama hepsi sizi de yanlarında götürmeye bakar. | Open Subtitles | لكن كلهم سَيُحاولونُ أَخْذك مَعهم |
Bazıları iyi anneler, bazıları değil. ama hepsinin yardıma ihtiyacı var. | Open Subtitles | بعضهم امهات صالحات وبعضهم لا لكن كلهم يحتاجون للمساعده |
Çok fazla var Ama hepsi bir deri bir kemik değil mi? | Open Subtitles | هذا سوق للعبيد لكن كلهم نحاف، صحيح؟ |
Ama hepsi burada, tam burada, yüzüyor. | Open Subtitles | لكن كلهم هنا يعوم |
Ama hepsi konuşur. | Open Subtitles | لكن كلهم يتكلمون |
Ama hepsi, zorlu örgütlerin yöneticileridir. | Open Subtitles | لكن كلهم يشكلون منظمات هائلة. |
Omuriliğe ponksiyon yok Ama hepsi acısız. | Open Subtitles | لكن كلهم بدون ألم. |
ve hayatım boyunca annem onlarca kitap düzenledi ve yayınladı ve her kıtada sayısız serginin küratörlüğünü yaptı bunların hepsi siyahi fotoğrafçılarla ilgili değildi Ama hepsi Kuzey Philadelphialı küçük siyahi kızın merakından ilham alıyordu. | TED | (تصفيق) وخلال حياتي، قامت بتحرير ونشر عشرات الكتب ونظمت العديد من المعارض في كل قارة، ليس كلهم عن المصورين السود، لكن كلهم مستلهمين من فضول فتاة سوداء صغيرة من شمال فلادلفيا. |
Ama hepsi ezilmiş. | Open Subtitles | (لكن كلهم تحطمو (آبي |
Adamın kurbanı olan bu kadınlar aniden şüpheli sayımızı arttırmış olabilir ama hepsinin güçlü birer mazereti var. | Open Subtitles | لا بد من أن هذه الضحايا، قد عززن من عزيمة القاتل لكن كلهم لديهم حجة غياب مقنعة |
Herkes bir kısmını, veya tümünü biliyor, ama hepsinin eli bağlı durumda. | Open Subtitles | الجميع يعرف القليل, أو كل شيء لكن كلهم ملتزمون, هذه واشنطن |