Ben bir şey istemiyorum ama bu iş böyle yapıImaz. | Open Subtitles | بالطبع لا اريد ذلك ، لكن ليست هذه هي الطريقة |
Zor bir dönemden geçtiğini biliyorum ama başa çıkmanın yolu bu değil. | Open Subtitles | أعلم أنه يمرّ بأوقات عصيبة لكن ليست هذه هي الطريقة للتعامل معها |
Tabii yıldızı Max Schreck kadar çirkin değillermiş ama karşılaştırılmayacak kadar güzelmiş. | Open Subtitles | لكن ليست قبيحة مثل نجمه,ماكس شريك, لكن جميلة بشكل لا مثيل له. |
Ancak kızıl görünümlü her şey aynı bileşenlere sahip değil. | TED | لكن ليست كل مادة تبدو حمراء اللون لديها نفس التكوين. |
Olmadığını söyleyemem Bu onlardan biri değil. En azından, değildi. | Open Subtitles | لكن ليست هذه احد مشاكلنا او على الاقل ليست هي |
Hayal kırıklığına uğratmak istemezdim ama kayakla atlama alanında olimpiyat takımımız yok. | Open Subtitles | أكره أن أخيب ظنك لكن ليست لدينا فرقة أولمبية في قفز التزلج |
ama esas sorun kötü insanları Kongre'ye seçmemiz değil. | TED | و لكن ليست المشكلة اننا نرشح اناساً سيئين في الكونجرس. |
O halde, bu yöntem size yüzde 100 başarı getirmiyor ama daha iyisini yapabileceğiniz başka olası strateji de yok. | TED | حسنا، هذه الطريقة إذن لا تعطيك نسبة نجاح 100 في المئة، لكن ليست هناك استراتيجية أخرى ممكنة يمكنها تقديم ما هو أفضل. |
ama asıl ilginç şey bu değil. | TED | و لكن ليست هذه الأشياء المثيرة للاهتمام حقيقة. |
Marcellus, bana anlattığın çok güzel bir hikaye ama gerçek değil. | Open Subtitles | مارسيلوس ماخبرتني به قصة جميلة لكن ليست صحيحة |
Bütün hikayeyi öğrendim, ama Norman'dan değil. "Anne"sinden. | Open Subtitles | لدي القصة كامله لكن ليست من نورمان انها من أمه |
İyi bir el ama yeterince iyi değil. | Open Subtitles | اوراق جيدة لكن ليست جيدة بما فيه الكفاية. الآس هو الآس. |
Commodus'un yaptıklarına karşı çok iyi bir ceza olabilir bu belki ama... ona karşı çıkmanın yolu bu değil! | Open Subtitles | ربما كان هناك الكثير من الخطأ "فيما فعله " كومودوس و لكن ليست هذه هى الطريقة التى تعارضينه بها |
Şampanyayı açabilirsin ama sırf benim için değil. | Open Subtitles | تستطيع ان تفتح زجاجة شمبانية لكن ليست لى فقط |
San Diego'dan Tijuana'ya yalnızca evler değil, farklı atıklar da taşınıyor. | TED | لكن ليست المنازل وحسب، بل أيضاً النفايات صغيرة من مدينة، من سان دييجو، إلى تخوانا. |
bu benim işim değil, bunlar beni ilgilendirmez. | TED | لكن ليست تلك وظيفتى، أنا لست مهتما بذلك. |
Ancak 1.4 milyon kişinin yaşadığı adanın tamamı Mavi Bölge'ye dahil değil. Mavi Bölge'ye dahil olan kısım, yükseklerde yer alan Nuoro bölgesi. | TED | و لكن ليست الجزيرة بأكملها ، فقاطنوها يتجاوزون 1.4 مليون نسمة، و لكن فقط في المناطق المرتفعة ، في منطقة تعرف بمقاطعة نورو |
- Öyle kolay biri değil ama çok namuslu da değildir. | Open Subtitles | فهي ليست رخيصةً، لكن ليست متزمّتةً أيضاً. |
Bunu durdurmaya bizim güzümüz yetmez. Ayrıca durum, pes edemeyeceğimiz kadar vahim. | Open Subtitles | لكن ليست لدينا من حيلة للتوقف والإنسحاب |