"لكن هنالك" - Translation from Arabic to Turkish

    • Ama bir
        
    • var ama
        
    • da var
        
    • daha var
        
    • Ama başka
        
    • Ancak bir
        
    Ama bir şeyden eminim, Emma daima ona sadıktı. Open Subtitles لكن هنالك شيء أكيد، الخالة إيما كانت تحبَه بجنون
    Ama bir sorun var. Kutuda garanti yok. Open Subtitles . لكن هنالك مشكلة . مامن هنالك من ضمان على العلبة
    Sandvic dukkânindaki. Uzerinde yeni bir kiyafet var ama kollarin unlu. Open Subtitles متجر الشطائر، ذلك ثوب جديد لكن هنالك من الطحين على الأكمام
    Sandviç dükkânındaki. Üzerinde yeni bir kıyafet var ama kolların unlu. Open Subtitles متجر الشطائر، ذلك ثوب جديد لكن هنالك من الطحين على الأكمام
    Ama bu iki eğilimin ortak noktası da var. Zavallı Charles Babbage ve hiç bir zaman yapılmamış buharla çalıştırılan bilgisayarının bulunduğu bir ortak yer. TED لكن هنالك أرض محايدة كذلك. أرض محايدة وطئ عليها أشخاص مثل تشارلز بابيج وكمبيوتراته البخارية التي لم تبنى.
    Uzasam iyi olur. Küçücük, minnacık bir şey daha var. Open Subtitles حسناً، من الأفضل أن ارحل، لكن هنالك أمر آخر
    Ama başka pek çok kişinin de başı belaya girecek ve bunu isteyeceğini sanmıyorum. Open Subtitles لكن هنالك الكثير من الناس سوف يتورطون إن فعلتها ولا أعتقد بأنك ستحبها
    Ancak bir tanesi de var ki Dünya'dan sekiz kat daha büyük bir kütleye sahip ve yıldızından da yeterince uzak bir konumda. Open Subtitles لكن هنالك كوكب آخر بحجم كوكب الأرض 8 مرات وبعيد بشكل كافي عن النجم
    Elektriği kesecek yer buldum Ama bir problem var. Open Subtitles وجدت مكاناً لقطع التيار, لكن هنالك مشكلة
    Dünya için hiç bir umut kalmadığını düşündüğünü biliyorum. Ama bir umut var. Open Subtitles أعرف أنك تظن أنه لا يوجد أمل في العالم لكن هنالك أمل
    Ama bir ortak noktamız daha var ki bu da fırsatları değerlendirme yeteneğin. Open Subtitles لكن هنالك شيء آخر مشترك بيننا وتلك موهبة على لعب دور الملائكة
    Ama bir çeşit köstebek daha var yeraltında oyuklarda yaşayan bir tür. Open Subtitles لكن هنالك نوع آخر من المخبرين.. النوع الذي يختبأ تحت الأرض.
    Annenizle tanışmadan önceki döneme ait hatırladığım... pek çok anım var ama bu anımı hiç hatırlamıyorum. Open Subtitles الآن انا اتذكر الكثير من القصص من الماضي قبل ان التقي بأمكم و لكن هنالك قصة واحده لا اتذكرها
    Benim bir rahatsızlığım var ama doktorlar, bu rahatsızlığa bir çare bulamıyor ama beni çok rahatlatan bir madde var ki sizin gibilerin bunu temin etmesi benden çok daha kolay oluyor. Open Subtitles ترين, أنا لدي هذا الشرط, و الأطباء هم من لا يساعد كثيراً على هذا الشرط المعين, لكن, لكن هنالك مادة,
    - Evet, elma da var Ama bir tane gizli bir şey de var. Open Subtitles -أجل, تحتوي على التفاح . لكن هنالك ثمة مكونات سرية.
    Fakat böylesine yüksek bir hayat riski olmadan sürü bağışıklığı oluşturmanın başka bir yolu da var. TED لكن هنالك طريقة أخرى لخلق مناعة القطيع بدون خسائر كثيرة في الأرواح.
    Yapıyorum tabi, ama bundan biraz daha fazlası da var. Open Subtitles حسناً.نعم انا اقوم بذلك.لكن هنالك اشياء كثيرة متعلقة بعملي غير تدليك الظهر
    Fakat yapabileceğimiz bir şey daha var. Ne kadar hızlı gidebilir? Open Subtitles ,لكن هنالك شيء آخر لكي نفعله يجب أن نعلم كم هي سرعتها
    Ama başka bir şey, kadim atalarımıza asıI üstünlüğü vermiş olabilir. Open Subtitles لكن هنالك أمر آخر جعل أسلافنا في المقدمة
    Ama başka şeylerle bunu ispatlayabilirim. Open Subtitles لكن هنالك الكثير من الأشياء ...لا تستطيع أن تثبته لأنه ليس هنالك دليل لتأييده
    Ancak bir çok yeni biçimlenme yüzünden, neyin neden olduğunu tam olarak bilemiyoruz. Open Subtitles لكن هنالك إعادة تشكل كبير لنتأكد بصورة قاطعة
    Ancak, bir karşıt gücün olduğunu savunuyorum evrende, spontan, yani kendi kendine düzene girme eğilimi. TED لكن هنالك قوة معاكسة لها في الكون -- النزعة التلقائية نحو النظام.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more