"لكِ لكن" - Translation from Arabic to Turkish

• ama
• için

Veririm ama geri almak şartıyla. O benim en sevdiğim...
سوف أعيره لكِ لكن يجب أن تعيديه إنه المفضل لديّ

Teşekkürler, ama bunların hiç biri benim için "biz"den değerli değil.
شكرا لكِ,لكن الأمور ليست مهمة بالنسبة ألي كما أنتي مهمة لي

ama bir sorunu çözebilmek için önce bir sorunun var olduğunu kabullenmeniz gerek.
شكراً لكِ لكن لتتمكن من حل المشكلة، لـاـبد أن تعترف في البداية بوجودها،

Sana göstermek istediğim bir şey var, ama şimdi yapamam.
لدى شيء أريه لكِ لكن لا يمكننى أريه لك الان

Tamam, biliyorum sana üzücü geliyor ama evimizi seviyorum ve baban iyi biri,
حسنًا أعلم أن هذا يبدو حزينًا لكِ لكن يعجبني منزلنا ووالدك لطيف جدًا

Şaka bir yana yardım etmek isterim, özellikle de sana ama banka teminat olmadan 200,000 yen vermez.
لندع المُزاح جانباً وددت أن أقدم المساعدة خصوصاً أنها لكِ لكن البنك لايمكن أن يقرضني 200.000 بدون ضمانات

Söylemek istemezdim ama bilmelisin diye düşündüm. Yani iyiliğin için.
لم أكن أرغب أن أقول لكِ, لكن يجب أن تعلمي، لمصلحتكِ.

Tabiki sana karşı hislerim var ama bu yaşta, sadece bir kişiyle birlikte olmak istemezsin.
ليس لدي سوى المشاعر لكِ لكن لا يجب أن تبقي مع شخص واحد وأنتِ في هذة السن

Senin için olmayabilir, ama benim için öyle.
ـ ربما ليس بالنسبة لكِ لكن أنها كذلك بالنسبة لي

Jennifer, üzgünüm ama hamileysen seni işe alamam.
أكره أن أحطّمه لكِ لكن لا يمكننى منحكِ الدوران إذا كنتِ حاملاً

Sağ ol ama ben kendi ateşimi yakmak istemiyorum, tamam mı?
حسناً , شكرا لكِ لكن لا أريد أن اشعل نار خاص بي , حسناً؟

Bunun senin için ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum ama kocan bu şekilde yaşamak istemiyordu.
لا يمكنني تخيل صعوبة هذه اللحظة بالنسبة لكِ لكن زوجك لم يكن يريد العيش هكذا

Sizin için ne yapacağımı biliyorum. ama bana güvenmelisiniz. Haydi yapalım şunu.
اعلم مالذي يجب انا افعله لكِ لكن يجب ان تثقي بي , دعينى نفعل هذا

Benim için de senin kadar zor olduğunu söylemiyorum. ama ben bebek yapmayı böyle hayal etmemiştim.
انا لا اقول ان هذا صعب بالنسبة لى كما هو لكِ لكن هذة ليست الطرقة التى تخيلتها لأنجاب طفل

ama seni uyarayım, anca yük oluyor.
هو لكِ لكن عليّ أن أحذركِ, إنه يشكّل عبئاً إلى حدٍ ما

Senin akrabaların başkaları için birer yabancı
. . إنهم أقرباء لكِ لكن رجال غرباء للآخرين