| - Bu davada insülin falan yok. - Evet, fakat insanlar insülin kullanıyor. Bunu diyet için kullanıyorlar. | Open Subtitles | ـ لا يوجد للأنسولين في هذه القضية ـ لكن الأناس يستعملوا الأنسولين |
| İnsülin benzeri büyüme faktörü verirsek tümörü büyütürüz. | Open Subtitles | أعطه عامل النموّ المشابه للأنسولين مما ينمّي أيّ ورمٍ أو خباثة |
| Kuzeninin evinde insülin aradığını biliyoruz. | Open Subtitles | علمنا أنك ذهبت إلى قريبك باحثاً عن دواء للأنسولين |
| Bir ünite insülinin kan şekerini düşürebildiği oranda insüline duyarlısındır. | TED | كلما زادت نسبة السكر في الدم إنخفاضا كلما كبرت حساسيتك للأنسولين. |
| MS-X hastaları normalde insüline yanıt vermezler. Bu yüzden vücutlarında bir fazla oluşur. | Open Subtitles | مرضى المتلازمة الأيضية "اكس" لا يستجيبون للأنسولين عادةً مما يجعل جسدهم ينتج الكثير |
| Bu yüksek şeker. Vücüdun insüline karşı şeker hastası değilmişşin gibi davranıyor. | Open Subtitles | جسدك يستجيب للأنسولين كما لو أنك لست مريضاً بالسكر |
| ama O'nu gerçekten öldüren insülin pompasıydı. | Open Subtitles | لكن كانت حقا مضخه ديريك للأنسولين هى التى قتلته. |
| Biyometrik inceleme için. Bir taşıma sistemi. İnsülin gibi şeyler için. | Open Subtitles | رصد القياسات الحيوية، أو نظام توصيل، للأنسولين مثلاً |
| İnsülin için falan olsaydı neden kalçana ya da bağırsağına falan koymasınlar? | Open Subtitles | لو كانت للأنسولين مثلاً، فلمَ لم تكون في فخذك أو أمعائك؟ لا أعلم، أنبأني |
| Yağlı karaciğer insülin direncine doğru ilk adımdır, yani bir kere insülin direnci yoluna girdiğinde tip-2 diabetin yoluna da girmişsin demektir ve sonra, eninde sonunda, insüline bağlı tip-2 diabet gelir. | Open Subtitles | الكبد الممتلئ بالدهون هي الخطوة الاولى إلى حدوث مقاومة للأنسولين ففي لحظة دخولك لطريق المقاومة للأنسولين فأنت على طريقك على مرض السكري |
| Tam bir yağlı karaciğer hastalığı gelişmiş durumda, siroza doğru ilerliyorsun, insülin direncine doğru ilerliyorsun ...bu bir felaket. | Open Subtitles | و كبد ممتلئ بالدهون مما عمل على تطور مرض بالكبد مما كان سيؤدي إلى تشمع الكبد مما كان سيؤدي إلى حدوث مقاومة للأنسولين هذه حقيقةً , كارثة |
| İnsülin pompasını kontrol ediyor. | Open Subtitles | هو يفحص مضختة للأنسولين . نعم : |
| Özellikle, insülin pompası hakkında. | Open Subtitles | على وجه التحديد، مضختة للأنسولين. |
| Vücüdun insüline karşı şeker hastası değilmişşin gibi davranıyor. | Open Subtitles | جسدك يستجيب للأنسولين كما لو أنك لست مريضاً بالسكر |
| İnsüline ihtiyacın olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنك لا تحتاج للأنسولين |