Bu benim tanıttığım bir kavram şikayetleri dinlemek için, sorunları dinlemek için. | TED | هذا هو المفهوم الذي عرضته للاستماع الى الإنتقادات ، والاستماع إلى الشكاوي. |
Endişelerini dinlemek, akıllarından geçenleri öğrenmek için belediye binasında her ay toplantı yaparız. | TED | نقوم كل شهر باجتماعات مفتوحة للاستماع إلى اهتماماتهم، لمعرفة ما يجول في رؤوسهم. |
Ve konuşmak isterlerse, daima dinlemeye hazırımdır. Bir Balık Tanrısı'nın işi budur. | Open Subtitles | وإذا أرادوا التحدث، فأنا مستعد دائما للاستماع هذا هو عمل إله السمك |
Eğer bilseydin... Salak bi ağaçtan salak hikayeler dinlemeye vaktim olmadığını bilirdin. | Open Subtitles | لو كنت تعرف،لكنت تدري أنه لا وقت عندي للاستماع إلى حكايات غبية.. |
Ama sizce benim birkaç fikrimi duymak ilgisini çekmez mi? | Open Subtitles | ولكن هل تعتقدين بأنه سيكون مهتما للاستماع إلى بعض أفكاري؟ |
Ama o zaman kızı dinlemen gerekir, gerçekten kulak vermelisin. | Open Subtitles | لكن هذا عندما يكون لديك ل ، لديك للاستماع إليها، و بدء حقا أن تولي اهتماما. |
Senin şu galibiyet konuşmalarını dinleyecek başka birini bulmak zor olacaktır. | Open Subtitles | ومن سيصبح من الصعب العثور شخص آخر للاستماع إلى الخطب فوزك. |
Kabul etmeliyim ki ben kendi Cumartesimi kendimi dinlemek için feda etmek istemezdim. | Open Subtitles | يجب أن أعترف, لم أكن أريد أن أترك صبيحة يوم السبت، للاستماع لنفسى, |
Sana akıl verirdim, ama sen de benim boşanma hikayelerimi dinlemek zorunda kalırdın ki şahsen seni bu duruma sürüklemem istemem. | Open Subtitles | أستطيع السؤال عن التفاصيل و لكن عندها ستشعر أنك مضطر للاستماع إلى قصص طلاقي و التي لا أريدكَ أن تخوض فيها |
Öyle mi yapıyorum bilmiyorum ama buraya sizi dinlemek için geldim. | Open Subtitles | .لا أعلم إن كان هذا ما أقوم به .لكنني هنا للاستماع |
Sanki bu-- yani onları teknoloji ve bilim ile gelen dünya hakkında konuşurlarken dinlemek benim için büyük bir deneyimdi. | TED | وكانت أيضا تجربة جديدة للاستماع لهم وهم يتحدثون عن العالم الذي لم يأت بعد من خلال التكنولوجيا والعلوم |
Ve bu beni çok daha şeffaf, dinlemeye çok daha istekli, aslarıma danışmaya çok daha istekli hale getirdi. | TED | وهذا دفعني لان اصبح من انصار الشفافية اكثر وان اميل للاستماع اكثر وان استمع اكثر الى المستوى الادنى من القوات |
Göçmenler bakış açılarını paylaşabilir, keşke politikacılar da dinlemeye istekli olsa. | TED | يمكن للمهاجرين مشاركة وجهات نظرهم، فقط لو كان السياسيون على استعداد للاستماع. |
Evet Al, ne kadar ciddi olduğumuzu gördüğüne göre, taleplerimizi dinlemeye hazır mısın? | Open Subtitles | ذلك، آل. الآن أن ترى مدى جديتنا... ... هل أنت مستعد للاستماع لمطالبنا؟ |
1963 yazının içinde, Washington'daki alışveriş merkezine... ...Dr.King'in konuşmasını duymak için... ... 250,000 kişi geldi. | TED | في صيف 1963، اجتمع 250،000 شخصا في المجمع التجاري في واشنطن للاستماع لخطاب الدكتور كنج. |
Hakim yalnızca doğruyu duymak istiyor, o kadar. | Open Subtitles | القاضي يريد فقط للاستماع إلى الحقيقة، هذا كل شيء. |
Beni çok dikkatli dinlemen gerek. | Open Subtitles | أحتاجكِ للاستماع جيداً لما أقول. |
veya bir ilişkinin duman içinde uçup gitmesi çünkü zamanımız ya da sabrımız ya da başka birisiyle olacak huzurumuz, onları dinleyecek zamanımız yoktur. | TED | أو ربما علاقة تتبخر لأنه لم يكن لدينا الوقت ، أو الصبر ، أو راحة البال ، أن نكون مع شخص آخر ، للاستماع اليهم. |
Program, gönüllülere başkalarıyla iletişime geçme imkânı sağlıyor, oturup onların hikâyelerini dinleme olanakları oluyor. | TED | بالنسبة للمتطوعين، توفر فرصة للتواصل مع الناس والجلوس للاستماع إلى قصصهم. |
Bana söylenmesi lazım, duymam lazım. | Open Subtitles | أنا بحاجة إلى أن يقال، أنا في حاجة للاستماع اليه. |
- Serçe ağaçkakan! - Ben Hıristiyan rock müziği dinleyeceğim. | Open Subtitles | ــ صاحب القضيب الصغير ــ سأذهب للاستماع إلى موسيقى دينية |
İnsanların duymaya ihtiyaçları olan şey, ..."V'lerin Tanrı'nın planının bir parçası olduğu". | Open Subtitles | الناس بحاجة للاستماع إلى أن الزوار هم جزء من خطة الله |
"Ses tellerimdeki tozları temizlememi dinlediğin için teşekkür ederim." | Open Subtitles | quot; شكرا للاستماع لي السعالالغبار عن الحبال الصوتية الخاصة بي. #39; |
Bugün buraya karın için söyleyeceklerini dinlemenin yanı sıra, Müttefikler'in oylama yaptığını bildirmeye geldim. | Open Subtitles | آرفين,لقد حضرت هنا اليوم ليس فقط للاستماع الى مناشدتك الى زوجتك ولكن لأن التحالف قام بالتصويت |
Düşündüm, peki, filme gidemediğime göre, en azından bedavaya uçan daireleri dinleyebilirim. | TED | فقلت لنفسي، بما أني لا أستطيع الذهاب إلى السينما بإمكاني على الأقل أن أذهب مجانًا للاستماع إلى الأطباق الطائرة |